KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. ABD başkanlık seçimi Türkiye’de siyasi krizi tetikliyor mu?

ABD başkanlık seçimi Türkiye’de siyasi krizi tetikliyor mu?

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 9 dk okuma süresi
370 0

ABD başkanlık seçimi Türkiye’de siyasi krizi tetikliyor mu?
ömür
Bir dostum özel bir sohbette “-Türk siyasetinde okyanus rüzgârı esiyor, ABD projesi isimler ortalıkta cirit atıyor, bazı isimlerin rüzgâr almasına dikkat et!” dediğinde şaşırdığımı hatırlıyorum. Şaşkınlığıma tavan yaptıran bir diğer ayrıntıda memleketimde AK Parti kadrolarında siyaset yapan bir ismin Ankara’da MHP Kurultayından genel başkan olarak çıkacağına inandığı Meral Akşener ile dirsek temasına geçmek istemesi oldu. Türk siyasetinde olası gelişmelerle ilgili uyarıda bulunan derin kulak dostum, “-eğer ABD Seçimlerinde Demokrat Parti’nin adaylarından Hillary Clinton’un Başkanlık adaylığı kesinleşirse bunun Türkiye’ye de yansıması kaçınılmaz, MHP’de Meral Akşener’in Genel Başkanlık adaylığına birde o gözle bak” dedi. Hillary Cilinton’un adaylığı neredeyse kesinleşmiş gibi. ABD başkanlık seçimleri yarışının önseçim sürecinde artık son viraja giriliyor. Cumhuriyetçilerde Donald Trump, Demokratlarda da Hillary Clinton yarışta arayı gittikçe açıyorlar ve partilerinin başkan adayı olmaya her geçen hafta daha fazla yaklaşıyorlar.
ABD’nin Türkiye’de yakın ilişki kurduğu ve gelecekte iktidar ortağı olasılığı üzerinden değerlendirdiği HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ABD temasları da bu ülkedeki başkanlık seçimlerine endeksli görülüyor. ABD’nin PKK/PYD aşkı, bu örgütlerle dirsek teması olduğu herkesçe bilinen Selahattin Demirtaş’ın temaslarına yansıyor. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Washington’a son dönem sık gitmesiyle ilgili “Bizi başkalarından dinlemek yerine bizden dinlemeleri iyi olur” demesine bakılırsa, bu ziyaretler gün geçtikçe sıklaşacağa benziyor. Demirtaş’a TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve partinin Dış İlişkilerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Hişyar Özsoy da eşlik etti.
HDP’nin ABD Temsilcisi Mehmet Yüksel’in de katıldığı heyet, önce ABD Dışişleri’nde halen bakanlığın en üst düzey kariyer diplomatı olan Müsteşar Kristie Kenney ve yakında Ankara’da ABD Büyükelçisi John Bass’in yardımcılığını üstlenecek Phil Kosnett ile bir araya geldi. Bakanlıktaki görüşmenin ardından ise heyet aynı gün Beyaz Saray’da Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu direktör Charles Kupchan ile Türkiye’yi içine alan bölgeden sorumlu Mark Shapiro’yla görüştü. Görüşmelerde Türkiye’deki gelişmeler ağırlıklı yer tuttu.
Demokratikleşme, çözüm sürecine dönüş, dokunulmazlıkların kaldırılması gibi konularda her iki taraf görüşlerini dile getirdi. Washington’da temaslarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Amerika’nın Sesi Türkçe Bölümü’ne verdiği özel demeçte “PKK’dan yapılan ‘Türkiye’ye savaş yayılacak’ belirlemelerini eleştiriyoruz” dedi, “Hükümetin de ‘ben illa operasyon yapıp hepinizi öldüreceğim’ dememesi lazım” diye konuştu. Selahattin Demirtaş,Washington’daki parti temsilciliği tarafından düzenlenen konferansta gerçekleştirdiği konuşmasında da “Kısa vadede yeniden çözüm sürecine dönüleceğini düşünmüyorum. Kısa vade için umut görünmüyor” dedi.
Yazın bir tarafa; eğer MHP Kongresi yapılır ve Meral Akşener genel başkan seçilirse en yakın erken seçimde ortaya çıkacak siyasi tabloya göre koalisyon hükümeti hesapları kaçınılmaz. Bunun açılımı şu; terörü bitirmek ve Türkiye halkının birlik ve beraberliğini sağlamak adına CHP’’nin de böylesi bir hükümet çözüme hayır demeyeceğinden hareketle, MHP ve HDP’nin yer aldığı bir koalisyon hükümeti seçeneği masada hazır bekletiliyor. Okyanus ötesi bir başka think tank çalışması ise Meral Akşener’in MHP genel başkanı olamaması durumunda AK Partili küskünlerle yeni politik organizasyon çatısı altında buluşarak, 2002 3 Kasımında AK Parti’nin yakaladığı rüzgârı yakalamaya çalışmasına yönelik.
Okyanus ötesi Türk siyasetini dizayn etme projesinde AK Parti ile ilgili öngörülerde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında var sayılan anlaşmazlık üzerinden AK Parti’nin kan kaybedeceği tahmini önemli rol oynuyor. Aynı hesap Avrupa Başkentlerinde de vizyonda. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile imzaladığı göç ve vize imtiyazı anlaşmasının Ankara’daki siyasi erkleri birbirine düşürdüğü iddiaları bu tür haber yorumların odağında yer alıyor. Nitekim İngiliz Financial Times gazetesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinin Avrupa Birliği (AB) ile varılan vize anlaşması nedeniyle tehlikede olduğunu yazdı.
Financial Times’a göre “Bu, sürpriz bir siyasi manevraydı. Çünkü Sayın Davutoğlu bu konuda, Türkiye’deki en güçlü kişiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a danışmamıştı.” Financial Times’daki haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlaşmaya mesafeyle yaklaştığı belirtiliyor. Davutoğlu’nun ekibinin ise Avrupa’nın Haziran sonuna dek vize muafiyeti sözünü yerine getirmemesi halinde, Başbakanın görevinin tehlikede olacağından kaygı duydukları aktarılıyor.
Haberi hazırlayan muhabirlerin görüştüğü üst düzey bir Avrupalı diplomatın gelişmelerle ilgili yorumu, “Erdoğan Davutoğlu ile siyasi bir oyun oynuyor” şeklindeymiş. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AB Bakanı Volkan Bozkır, vize muafiyetinin verilmemesi halinde Türkiye’nin de anlaşmayı uygulamaktan vazgeçeceğini daha önce ifade etmişti. Lakin Avrupa başkentlerinin hesabı başka. Kendilerince Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bypass eden bir isim. Çünkü Avrupalı liderler için Sayın Davutoğlu ile muhatap olmanın bir avantajı da, Sayın Erdoğan’la muhatap olmamak.
Neden böyle olduğunu Financial Times şöyle açıklıyor; zira gazeteciler aleyhine dava açan, Kürt muhalif liderlere eziyet eden ve kendisine insan hakları dersi verdiği için Batı’ya fırça çeken Sayın Erdoğan giderek daha otoriter bir lider olarak görülüyor. Sadece bu değil! Bazı üst düzey AB yetkilileri, Erdoğan’ın son dönemdeki sert açıklamalarının kısmen ‘birliği tahrik, anlaşmayı da sabote etme’ amacıyla yapıldığını düşünüyor. Merkel’le çalışan diplomatlar ise onun anlaşmanın kısmen ‘Sayın Erdoğan’ı mutlu etmeye’ bağlı olduğunu bildiğini söylüyor. Yine de AB, Sayın Davutoğlu’nun başarılı olmasını istiyor çünkü onu, Sayın Erdoğan’ın otoriter tavrı üzerinde ılımlı etkisi olabilecek bir kişi olarak görüyor. Hesap ortada!
AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nun (MKYK) partinin il ve ilçe başkanlarını atama yetkisini Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan alarak Kurul’a vermesi de dışarıda dikkatle izlendi ve değerlendirildi. Reuters AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nun (MKYK) partinin il ve ilçe başkanlarını atama yetkisini Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan alarak Kurul’a vermesinin, Davutoğlu’nun parti tabanında gücünü kaybettiği şeklinde algılandığını yazdı. Haberde şu ifadelere yer verildi: “Resmi olarak partinin lideri olan Davutoğlu Erdoğan’ın gölgesinde kaldı ve AKP içinde kendi sesini duyurmakta zorlandı. Partinin omurgasını oluşturan il ve ilçe başkanlarını atama yetkisinin de elinden alınması Davutoğlu’nun konumunu daha da zayıflatıyor.” Haber hür yorum serbest!
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir