KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Anastasiadis ve Pandora’nın Kutusu

Anastasiadis ve Pandora’nın Kutusu

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
309 0

2017 Güney Kıbrıs’ta, Pandora’nın Kutusu’nun açıldığı yıl oldu. Rum lideri Nikos Anastasiadis bu vesileyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin eteğindeki taşları bir bir dökmeye başladı. Böylelikle GKRY’nin son 50 yıldır uygulamakta olduğu Kıbrıs Politikasının baştan aşağı büyük bir aldatmaca olduğu meydana çıktı…

GKRY, Kıbrıs müzakere tarihi boyunca uluslararası kamuoyunu federal bir çözümden yana gibi görünerek aldatmayı başarmıştır! GKRY’nin bu güne kadar gizlemeyi başardığı çözüm konusundaki gerçek niyeti 1963’de yasa dışı şekilde gasp ederek üniter hele dönüştürdükleri devletin içerisine Kıbrıs Türklerini azınlık olarak katabilmektir…

Anastasiadis, uluslararası alanda her ne kadar siyasi görüşü bakımından liberal, AB ve çözüm yanlısı bir imaj veriyor olsa da Güney Kıbrıs siyasetinde köklerine sıkı sıkıya bağlı muhafazakâr Helen milliyetçisi bir anlayışın temsilcisidir…

Anastasiadis, Pandora’nın Kutusu’nu açtıktan sonra “Azınlığın çoğunlukla eşitlenmesi talep edilemez” sözü yanında garantörlük, güvenlik, 4 özgürlük, siyasi eşitlik ve dönüşümlü başkanlık konularını kabul edemeyeceklerini son aylarda defalarca medya aracılığı ile dile getirmiştir.

Anastasiadis bununla da yetinmeyip son olarak “Kıbrıs Cumhuriyeti egemen bir devlettir. Egemen bir devlet olarak hakkımızı kullandığımız anlaşılsın diye dünyanın en önemli şirketlerine gaz arama ruhsat verdik” dedi.

Anastasiadis’in kastettiği şirketler Amerikalı Rockfeller ailesine ait Exxon mobil ve Qatar Petroleum (QP) şirketleridir. Exxon mobil şirketinin 1 Şubat 2017 tarihine kadar Ceo’su olarak görev yapan Rex Tillerson’un, 2 Şubat 2017 tarihinden itibaren ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yapmaya başlamış olması da ilginç bir tesadüf olsa gerek!

21. Yüzyılı doğalgaz üzerine yaşanan mücadele şekillendirecek gibi görünüyor. Dünyadaki en büyük gaz rezervlerine baktığımızda Rusya’nın 45, İran’ın 30 ve Katar’ın ise 25 trilyon m3 kaynağa sahip olduğu görülecektir.

2008’de Rus gazına karşılık olarak Katar doğalgazını, Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye (TANAP) üzerinden Avrupa’ya taşıyacak bir boru hattı projesi gündeme gelince Suriye’de savaş patlak vermişti ve halen de devam ediyor. Bu çerçevede Rusya’nın 2013’de Suriye’nin Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde gaz arama ve çıkarma yapmayı içeren 25 yıllık bir anlaşma imzaladığını da ayrıca belirtmekte fayda var.

Doğu Akdeniz’de İsrail’e ait gaz rezervlerinin 1 trilyon m3, Güney Kıbrıs’a ait gaz rezervinin ise 140 milyar m3 civarında olduğu değerlendirilmektedir. Buna göre Kıbrıs’ın sahip olduğu gaz rezervi İsrail’e ait gaz rezervinin onda 1’i kadardır! İsrail dahi günümüzde Rus doğal gazıyla rekabet edemezken, Güney Kıbrıs’ın 140 milyar m3 gaz rezervini çıkararak AB’ye taşınması projesi günümüzde pek gerçekçi görünmemektedir!

Mesele gaz meselesi değildir. Mesele GKRY’nin gaz politikaları üzerinden Ada geneline egemenliğini yayma meselesidir. Mesele 1963’de yasa dışı şekilde gasp ederek üniter hele dönüştürdükleri devletin içerisine Kıbrıs Türklerini azınlık olarak katabilme meselesidir…

Gökhan Güler

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir