KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Ankara’dan Kerkük’e müdahale sinyalleri!

Ankara’dan Kerkük’e müdahale sinyalleri!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 12 dk okuma süresi
325 0

Öncelikle İdlib kentinde 120’den fazla sivilin hayatını kaybettiği iki kimyasal saldırının tekrarlanmamasını, saldırıyı gerçekleştiren güçlerin bir an önce tespit edilip uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanmasını, kimyasal saldırıda kullanılan malzemenin tedarikçisi ülke veya şirketlerin deşifre edilmesini umuyorum. Bu bir katliamdır, yüreğimiz yanıyor. Kerkük’teki bayrak krizinin varabileceği son noktayı anlattığım makale başlığında ‘Kerkük savaşı öncesinde’ ifadesi yer alıyordu ve kesinlikle rast gele seçilmemişti. Türkiye’nin IKBY bayrağına ve dolayısıyla özerklik sürecine karşı olmadığı, Barzani’nin son Türkiye ziyaretinde Atatürk Havalimanında gönderlere çekilen armayla tüm dünyaya, diplomasi lisanıyla ilan edilmişti. (Bkz. 31 Mart 2017/ http://www.kafkassam.com/kerkuk-savasi-oncesinde-turkun-can-dusmani-kim.html ) Ancak Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa’nın partisi KDP den değil de Mam (amca) lakaplı bir Kadiri Şeyhinin torunu, saf değiştirmesi ve ittifakları nedeniyle şeytana pabucu ters giydiren, Ortadoğu’nun siyasi fahişesi Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtsever Partisinden Necmeddin Kerimi’nin başrol oynayacağı, Kerkük bayrak krizi öngörülememişti.

Sözünü ettiğim makalede, “Bu aşamada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Kerkük’ün statüsü ile oynayanlar ateşle oynar. Türkmenlere infaz fermanı yazanlar 80 milyonu geçmek, yenmek, yerle yeksan etmek zorundadır. Herkes aklını başına alsın, Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır.” açıklaması, Türkiye’nin kararlılığının ifadesi görülebilir. Bahçeli’nin muhalefet lideri olmasının veya hükümet yetkilisi olmamasının bir önemi yoktur. Çünkü Bahçeli’nin sözleri Türk Devletinin bakış açısını yansıtmaktadır” değerlendirmesinde bulunmuş, bazı okuyucuların daha gerçekçi teorileri gündeme getirmem konusunda eleştirilerini almıştım. Özellikle belirtmeden geçmediğim husus, gerek adı geçen makaledeki başlığı gerekse Sayın Bahçelinin açıklamasından hareketle “Bahçeli’nin muhalefet lideri olmasının veya hükümet yetkilisi olmamasının bir önemi yoktur. Çünkü Bahçeli’nin sözleri Türk Devletinin bakış açısını yansıtmaktadır” ifadesini rast gele kullanmadığımdır.
Nitekim son gelişmeler haklılığımı ve tarihe tanıklığımı tescilledi. 2003’teki ABD işgalinden sonra ihtilaflı bölgeler arasında yer alan Kerkük’ün İl Meclisi, Türkmen ve Arapların boykot ettiği oturumda kentin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bağlanması için referandum yapılması kararı aldı. İl meclisinin tek taraflı kararına göre, anayasanın 140. maddesi uyarınca tartışmalı bölgeler arasında yer alan Kerkük’ün kaderinin tayin edilmesi için düzenlenecek referandumda kent sakinlerine Irak merkezi hükümetine mi, yoksa IKBY’ye mi bağlanmak istedikleri sorulacak. Kerkük İl Meclisi’nde Kürtlerin 26, Türkmenlerin 9, Arapların ise 6 üyesi bulunuyor. Irak’ın petrol zengini Kerkük kentinde “bayrak asma” tartışmasıyla başlayıp İl Meclisinin tek taraflı referandum kararıyla tırmanan krizin perde arkasında, 14 yıldır çözülmeyip ihmal edilen sorunlar yatıyor.
Kentte Türkmen, Arap, Kürt ve Süryaniler yaşıyor. Arapça, Kürtçe, Türkmence ve Süryanicenin resmi dil olduğu kentte yazışmalarda ağırlıklı olarak Arapça ve Kürtçe kullanılıyor. Kerkük’ün yasal statüsü, 2003’te Irak’a yapılan Amerikan işgalinden sonra belirsizliğini koruyan başlıklardan biriydi. Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, Kerkük’teki “bayrak krizi”ne ilişkin, kentin birliğinin muhafaza edilmesi çağrısında bulunarak anayasa maddelerine uyulmasını istemesi, Kerküklü muhataplarına sinek vızıltısı geldi. Kerkük İl Meclisi Başkanı Rebiwar Talabani, “O karar (Irak Meclisi’nin aldığı) Kerkük’te uygulanmayacaktır çünkü Irak Federal Mahkemesine göre, Meclis’ten alınan her kararın uygulanma şartı yok. Yani karar Kerkük İl Meclisi tarafından uygulanmayacaktır” açıklamasıyla ‘bayrak ve referandum’ kararlarından geri adım atmayacaklarını belirtti. Irak Başbakanının Kerkük konusunda Kuzey Irak bölgesel yönetimine karşı kendisine destek veren tek ülke olan Türkiye’ye, isim bile vermeden kafa tutarak “İç işlerimize karışmayın” demesi, dikkat çekiciydi. (Bkz. http://www.komplohaber.com/dunya/kerkuk-teki-bayrak-krizinde-gerilim-tirmaniyor-h30998.html )

Daha öncede kaydettiğim gibi Türkiye’nin kontrollü ve kendi hassasiyetini göz önünde bulunduran özerklik sürecine itirazı yok. Ancak PKK’nın Kuzey Irak’ta hareketlenmesi, kendisine yeni üsler kurması, Türkmen ve Araplara karşı etnik süpürme yapması, Türkiye’nin rahatsızlığına tavan yaptıran sorunlar arasında. Kerkük bayrak krizinin hemen ardından İran bağlantılı, İran destekli Celal Talabani’nin yakın adamı Necmettin Kerimi’nin başını çektiği Kerkük İl Meclisi’nin referandum kararı alması, Türkiye’yi hem kendi sınırları içerisinde hem de Irak sınırları içerisinde vurmayı hedefleyen bir komplike provokativ bir operasyon. Dediğim gibi arkasında İran var, İran’la birlikte hareket eden diğer küresel güçler var. Ancak sözde özerklik öncesi atılan bu adımlar, Irak Kürtlerini ‘dimyata pirince giderken bulgurdan edebilir’.

Çünkü Ankara’da ciddi bir müdahale hazırlığı yapılıyor. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım, Irak Türkmen Cephesi Genel Başkanı Erşat Salihi’yi kabul etti ve “Kerkük’e ilişkin “sözde bağımsızlık referandumları yapılabileceği” yönünde kabul edilemez açıklamaların yapıldığı kritik dönemde, bölgedeki soydaşların yanında yer almaya devam edeceğiz.” dedi. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de, Irak Türkmen Cephesi Genel Başkanı Erşat Salihi ile görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fırat Kalkanı Harekâtı’nın birinci etabı bitti, devamı gelecek” sözlerinden sonraki değerlendirmelerde Sincar’a yönelik askeri bir harekâtın öne çıktığını söyleyen uzmanlar, Suriye operasyonlarına Fırat Kalkanı adının verildiğini, Kuzey Irak’a yönelik askeri harekâtında “Dicle Kılıcı” adıyla gerçekleştirilebileceği yorumlarında bulunuyor. Türkiye Kerkük konusundaki tavrını en yetkili ağızdan duyurdu, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi ile yapılan bir tv programında, Kerkük’te iki gelişme olduğunu ve Türkiye’nin bu gelişmelere karşı tepkisini ortaya koyduğunu belirterek, “Birileri kabul eder veya etmez biz biliriz ki Kerkük tarihi itibarıyla bir Türkmen şehridir.” dedi. (Bkz. http://aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/cumhurbaskani-erdogan-kerkuk-tarihi-itibariyla-bir-turkmen-sehridir/789020 )

Hatırlanacak olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Fırat Kalkanı’ harekâtıyla ilgili bir soru üzerine, ‘Fırat Kalkanı’ harekâtının birinci etabının bittiğini belirterek, “Bundan sonra tabii ki bu bir yol haritası. Bu yol haritasının söylenmeyen, adı konmayan ikinci, üçüncü etapları olacak. Olay sadece Suriye boyutunda giden bir hareket değil. Bu olayın Irak boyutu var. Irak’ta malum bir Telafer, Sincar olayı var. Orada soydaşlarımız var. Musul’da aynı şekilde soydaşlarımız var.” demişti. (Bkz. http://www.komplohaber.com/siyaset/cumhurbaskani-erdogan-canli-yayinda-konusuyor-h31050.html )

Irak Türkmen Cephesi (ITC) partisi ve Kerkük bölgesini temsilen Irak milletvekili olan Erşat Salihi’nin Necmettin Kerimi’ye uyarı niteliğindeki şu sözleri önümüzdeki günlerde yaşanabilecek olayların kazanacağı boyutu gözler önüne seriyor. Erşat Salihi; Türkmenlerin kendilerine ait olan bir silahlı güçleri bulunduğunu, hatta Türkmen Haşdi Şâbisi’nin Necmettin Kerimi’yi tehdit ettiğini, Kürt siyasetçilere ‘Türkmenlerin üzerine giderseniz bizi karşınızda görürsünüz’ dediğini, Türkmen Haşdi Şâbisi’nin hükümete bağlı olan bir güç olduğunu belirtiyor. En önemlisi, Irak Türkmen Cephesi’nin de kendisine ait gücü bulunduğunu söylüyor. (Bkz. http://www.timeturk.com/ersad-salihi-den-kerkuk-aciklamasi/haber-566179 )

Erşat Salihi’nin hükümete bağlı olan bir güç dediği Türkmen Haşdi Şâbisi, Ayetullah’il Uzma Seyyid Ali Hüseyni Sistanî’nin çağrısıyla kurulan Haşdi Şaabi içerisindeki Türkmen yiğitlerden oluşan birlik. Hatta Seyyid Heyder Almusevy’nin dilinden Türkmen askerleri için seslendirilmiş, “Askeriyiz sahibi zaman/ biz Türkmen’iz ehli beyte bağlıyız” sözlerinden oluşan marşları bile var. 27 Aralık 2016 tarihli yazımda; “Haşdi Şabi’nin ne Sincar’daki PKK güçlerine yardıma gitmesi ne de İran’a yakınlığıyla bilinen Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Değişim Hareketi (Goran)’la işbirliği yapması mümkün değil. Değil İran, hiçbir güç Haşdi Şabi ve 16. Türkmen Tugayı’nı bu işbirliğine zorlayamaz.” demiştim. Üç ay öncesinde çektiğim fotoğrafa bakıyorum ne kadar isabetli bir değerlendirme yaptığım ortaya çıkıyor. Yazının sonunda, “Korkmayın! Haşdi Şabi içindeki 16. Türkmen Tugayı, Türkiye’nin gösterdiği vefasızlığa rağmen, Sincar’da PKK’ya geçit vermez! Türk ordusuna silah çekmez. Onlar bilir ki; “şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi!/ senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi!/ ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın! /galip et çünkü bu son ordusudur İslamın….” ifadelerine yer vermişim.(Bkz. http://www.kafkassam.com/16-turkmen-tugayi-sincarda-pkkya-gecit-vermez.html )

Söylediklerimin doğrulanması görmek beni mutlu ediyor iyi ki varsınız Türkmenler! Yüce Rabbim sizleri muzaffer kılsın. Size bir sır vereyim mi? Ankara’nın Kerkük’e müdahale edebilecek olmasının gözlerden kaçan ayrıntısı, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile kuvvet komutanlarının, birkaç gün önce sözde incelemelerde bulunmak üzere Diyarbakır’a gitmesinde gizli. Hadi bende popüler bir seslenişte bulunayım “-Eyyy Necmettin Kerimi ve avenesi ayağınızı denk alın, akıllı olun.” Benden söylemesi!

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir