Bulgaristan Parlamento Seçimleri’nde kıyasıya bir yarış yaşanması ve Sosyalist Parti ile merkez sağın temsilcisi GERB arasında geçmesi beklenen bu yarıştan hiçbir partinin tek başına iktidar olabilecek bir şekilde çıkamaması bekleniyor. Son anketlere göre, Sosyalistler %31,7, GERB ise %29,1’lik bir oy oranına sahip görünüyor. Türk azınlığın partisi olarak bilinen Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin ise %9-10 aralığında bir oy alması bekleniyor. Aşırı sağcı Vatanseverler Birliği ise %10 kadar bir oya sahip olacak gibi. Türk Hükümeti’nin desteğine sahip olduğu belirtilen ve bu bağlamda Bulgaristan’da Türkiye aleyhine bir dalgalanmaya yol açan Lütfü Mestan’ın liderliğindeki DOST ise %4’lük seçim barajını aşamayacak gibi görünüyor. Bilindiği üzere, bu partinin konumu iki ülke arasında krize neden oldu ve Bulgaristan geçtiğimiz günlerde Türkiye büyükelçisini geri çekti. Hatta Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev de, “Türkiye’den demokrasi dersi alacak değiliz” diye sert bir açıklamada da bulundu. Bu bağlamda, birkaç gündür, Türkiye’den Bulgaristan’a seçimlerde oy kullanmak için girmeye çalışan “çifte uyruklu” Türklere yönelik ciddi bir tepki söz konusu ve bu kişiler Kaptan Andreevo Sınır Kapısı’ndan geçmekte ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Hatta Bulgar milliyetçisi gruplar tarafından sınırda, Türkiye ve Bulgaristan vatandaşı Türkler aleyhine protesto gösterileri de yapılıyor. Bilindiği üzere, 7,2 milyonluk bu ülkede 700 binin üzerinde Türk ve Müslüman yaşıyor. Türkiye’de ise 200 binin üzerinde Bulgaristan vatandaşı Türk bulunmakta. Bulgaristan, Türkiye’de yaşayan, Bulgaristan Türkleri’nin siyasal arenada görünürlüğünü azaltabilmek amacıyla Türkiye’de yalnızca 35 sandık kurmaya karar verdi ve bunları da belli merkezlere konumlandırdı. Seçimlere ilişkin bir başka husus ise iktidar için yarışan her iki partinin ve aşırı sağı temsil eden Vatanseverler Birliği’nin Rusya’ya yakın duran bir söylem benimsemeleri ve AB’ye yönelen eleştiriler sıralamaları gibi görünüyor. Hem Sosyalistler hem de GERB, Rusya’ya AB tarafından uygulanan ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini, Güney Akım Doğalgaz Boru Hattı ve Belene Nükleer Santrali Projelerinin gerçekleştirilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtiyor. Bu durum, Batılı aktörler ve özellikle Brüksel tarafından “seçimlere Rusya müdahale ediyor” yorumlarının yapılmasına yol açtı. Ne var ki, bu durum, Bulgar Hükümeti tarafından “asılsız” olarak görüldü. Bu arada yeni seçilmiş olan mevcut Cumhurbaşkanı Radev’in “Rusya yanlısı” bir çizgide olduğunu da belirtmek gerekiyor. Ancak, AB’den 11 milyar Euro’luk bir destek almış ve ihracatının %60’ını AB’ye yapan (Rusya’ya olan ihracat ise topla ihracatın ancak %1,5’i kadar) Bulgaristan’ın yüzünü Rusya’ya dönerek AB’ye sırt çevirmesi de beklenmemelidir. Hatta bu ülkenin aynı zamanda NATO üyesi olduğu da unutulmaması gereken bir gerçek olarak ortadadır. Bulgaristan’ın temel meselesi, AB tarafından “ikinci sınıf” bir üye olarak görülmesi ve bu üyeliğin ekonomik anlamda ülkeyi dramatik bir değişime sürüklememesi olarak görülebilir.
Göktürk Tüysüzoğlu