KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gürcistan
  4. »
  5. Gürcistan’da İslam: Tarihi ve Bugünü

Gürcistan’da İslam: Tarihi ve Bugünü

Zaza Tsurtsumia Zaza Tsurtsumia - - 41 dk okuma süresi
899 0

                     Gürcistan’da İslam: Tarihi ve Bugünü

Gürcistan’da İslamın Tarihi

Gürcistan’da İslam dini VII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yayılmaya başlamıştır.  Arap komutanı Habib ibn Maslamah al Fİhri Ermenistan ve Gürcistan’ı ele geçirdikten sonra, İslam kuvvetlerine karşı herhangi bir direniş göstermeyen Gürcülerle anlaşma yapmıştır. 654 yılında vuku bulan bu anlaşmaya Gürcü kaynaklarında “Datsvis Sigeli” yani  himaye belgesi denilmektedir. Bu himaye belgesi, Müslüman Araplarla IV yüzyılda Hristyanliği  kabul etmiş olan Gürcüler arasında kurulacak olan ilişkileri açıklamaktaydı. Anlaşmaya göre, İslam kuvvetlerine teslim olan Gürcü halkının canına, malına ve dinine dokulmazlık garantisi verildi. Bunun karşılığında ise Gürcüler hane başına bir dinar cizye haraç vermeyi kabul ettiler. Gürcüler, gerektiğinde Arap ordularına asker verecek ve Gürcistan’a gelen Arap askerlerine yardım edeceklerdi. Araplar da kendi istekleriyle Müslüman olan Gürcülerden vergi almayacaklardı.

Bu anlaşma Gürcüce’ye tercüme edildi. Burada yer alan Kelime-i Şehadet beyanı ile  İslam dininin esasları hakkında bilgi almak istediler. Bunun üzerine Habib ibn Maslamah tarafından Gürcülere İslam âlimleri gönderildi ve bunlar Gürcüleri İslama davet ettiler. İslam’ın Gürcistan’a girişi hakknda bilinen en erken kanıt 704’te Tiflis’te darp edilen ve üzerlerine  arapça Allah yazılı olan dirhemlerdir.

Araplar doğu Gürcistan’da Tiflis Emirliği kurdular. 740’lı yıllarda kurulmuş olan Tiflis Arap Emirliği (Tbilisis Saamiro) 1122 yılına kadar varlığını sürdürmüş ve İslam medeniyetine önemli katkılarda bulunmuştur. Tiflis’te  Müslümanlar tarafından çok sayıda camii, mektep, kütüphane gibi tarihi eserler meydana getirilmiştir. İslam coğrafyasında ün yapmış olan Hubeyş bin İbrahim Tiflisi, Fahreddin Ebubekir Gürci, El-Mübarek Et-Tiflisi, Ebu Kasım et-Tiflisi, Kemal et-Tiflisi, Ebu Hasan İbn-i Ebi Talip el-Gürci, Ebu Ahmet Hamit bin Yusuf et-Tiflisi, İsa et-Tiflisi gibi ilim adamları ve Abdullah-ı Gürcistani gibi mutasavvıflar, Tiflis ve Gürcistan kökenlidirler.

Gürcü kaynaklarında Murvan Kru (sağır, acımasız) adıyla geçen son Emevi halifesi II. Mervan, halifelikten önceki dömeninde Gürcistan’a saldırarak ülkeyi tahrip etmişti. 853 yılında bir Arap komutanı Bugha Al Kabir (Gürcü kaynaklarıa göre Buğa Turk) halifeye isyan eden Tiflis Emirliği istila etti. Gürcü halkı bu saldırılara şiddetli mukavemet gösterek kendi dini ve özgürlüklerini korumuştur.

Tiflis’i Araplardan alarak burayı birleşik Hristyan Gürcistan devletinin başkenti ilan eden Kral David Agmaşenebeli, Tiflis’teki müslümanları koruma altına almıştır.  Tiflis ve Gürcistan’ı bizzat gezerek müslümanların durumunu inceleyen XII.  yüzyıl Arap tarihçisi Ibn AlAzraq al-Fariqi, Hristiyan Gürcistan devletinin başkenti haline gelen Tiflis’teki müslümanların, Abhaz ve Gürcü kralı David tarafından verilen haklardan yararlandıkları ve rahat bir hayat sürdüklerini belirtmektedir.  Ibn Al-Azraq al-Fariqi; ”Kral David, müslümanların bütün isteklerini yerine getirmiştir ve onun koyduğu kurallar halen de geçerlidir. Öyle ki müslümanların yaşadıkları mahallelerde domuz kesilmeyecek ve şehirdeki pazara da getirilmeyecektir. Müslümaların canlarına kastedenlerin cezası yargısız infazdır. Müslümanlar ezan okuma, açık yerlerde namaz kılma ve mushaf okuma haklarından yararlanmaktadır. Cuma namazlarında cemaata minberden Halife veya Sultan adına hutbe de okunabilmektedir. Müslümanların kullandıkları hamamlara Gürcü, Ermeni yada Yahudi’lerin girmeleri yasaktır. Gürcüler’in ödedikleri yıllık vergi tutarı beş dinar ve Yahudi’lerin dört dinar iken, Müslümanlar üç dinar ödemektedir. Kral David genellikle Müslümanlara karşı son derece hoşgörülü ve iyi niyetli olup, özellikle İslam alimleri ve sufilere muazzam ilgi gösteriyordu. Onlar kendi memleketlerinde bile görmedikleri saygı ve ilgiyi Gürcistan’da görmekteydiler. Bütün bu ayrıcalıklara 548 (1153) yılında Tiflis’te bulunduğum sırada bizzat şahit olmuştum. David’in oğlu kral Dimitri cuma namazına katılarak hutbeyi de dinlemiştir. Kral camiiye 200 altın dinarı da bağışlamıştır. Ben Kral Dimitri’den Müslümanlara karşı büyük itibar ve saygıya tanık olmuştum”.

Gürcistan’ın altın çağı olarak bilinen kraliçe Tamar zamanında (1184-1213) da Gürcistan yönetimi Tiflis’teki müslümanların ayrıcalıklı statüsünü korumuştur. Gürcüler, 1202’de saldırıya geçen Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şahı yenilgiye uğrattıktan sonra Kars’i ele geçirdiler. Bu sırada Kraliçe Tamar Kars’ı has şehri olarak kendisine bağladı ve yerel müslüman nüfusunu koruma atına aldı.

XII-XV. yüzyıllarda Gürcü’ler kendi topraklarına saldıran İlhanlılar, Timurlular ve Karakoyunlularla mücadele ederek Hristiyanlığı korumuş ve aynı zamanda Gürcistan’da yaşayan müslümanlara hoşgörü ile davranmışlardır.

XVI-XVII. yüzyıllarda İslamiyet, Gürcistan’ın doğusunda İran tesiriyle yayılmış ve çok sayıda Gürcü asilzadesi Müslüman (Şia) olmuştur.  Gürcistan’ı ziyaret eden Evliya Çelebi, Tiflis’i camileri ve ulemasıyla bir Müslüman şehri olarak tanıtmıştır. Rostom, V. Vahtang Şahnavaz, Davut İmamkuli Han gibi Gürcü kralları Müslüman olan krallar arasındadır. Bunlardan Rostom ve Vahtang,  İran’da mollalar şehri veya Ayetullahlar kenti olarak bilinen Kum şehrine defnedilmiştir.

İran Safevi Devleti’nde Gürcüler askeri, idari ve adli sahalarda en yüksek mevkilerde görev yaparak önemli bir askeri ve siyasi nüfuz elde ettiler. İran’ın başkenti İsfahan vassalları genellikte Gürcü soylular arasından seçilmekteydi. Gürcü Undiladze ailesinden gelenler XVII. yüzyılda  İran devletinin yönetiminde önemli görevler aldılar. XVIII. yüzyılın başlangıcında Gürcü Bagrationi hanedanına mensup olan şehzadeler İran ordularının Afganlara karşı yürütüğü savaşları sevk ve idare ediyorlardı.

Gürcüler  İran kültürüne de büyük katkılar yaptılar. Birçok Gürcü yazar, şair ve ressam dünya çapında geniş bir şöhret kazandı. “Mümtaz” mahlaslı şair, Gürcü Ali Bey, Keyhüsrev Han, Zeynel Bey, Siyavuş Bey, Mirza Ahmad Gürci, Yusuf Gürci bunlar arasındadır. Günümüzde İran’ın İsfahan yakınındaki Feridunşehr bölgesinde XVII. yüzyılın başlarında Şah Abbas tarafından Gürcistan Kaheti bölgesinden göç ettirilen ve tamamı Müslüman olan Gürcü göçmenler yaşamaktadır. Günümüzde burası İran’daki en fazla Gürcünün yaşadığı şehirdir. Feridunşehr’te yaşayan Gürcüler, Gürcüce konuşur ve Gürcü alfabesini de bilmektedir.

Azerbaycan’da yaşayan Gürcülerden Müslüman olanlar  İngilo adını almışlardır. İngilolar Azerbaycan’ın batı bölgelerinde bulunan Zakatala, Kah ve Belekan ilçelerinde yaşamaktadırlar.  Aralarında 6 bin kadar Hristiyan İngilolar da vardır. Bölgenin Gürcüce adı Saingilo’dur.

Osmanlılar döneminde Gürcistan’ın batı ve güneyindeki Meskheti (Ahaltsihe, Türkçe adıyla Ahıska Paşalığı) Acaristan ve Abhazya halkının büyük bir kısmı Müslüman olmuştur. XVI. yüzyılda Osmanlı orduları tarafından ele geçirilmesinden sonra bölge halkında İslamiyetin yayılmasının sosyal ve ekonomik faktörleri göz önünde bulundurulursa, Hristiyan Gürcülerin özellikle soylu tabakasının topraklarını ve ayrıcalıklarını korumaları için İslamiyeti kabul ettikleri ve böylece Osmanlı sistemine entegre olmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır.

Gürcülerin Müslüman olmasındaki etkenlerınden birisi de, Osmanlı’nın adil ve hoşgörülü yönetimidir. Milli kültürlerini de koruyarak, Osmanlı medeniyetinin oluşturulmasında büyük rol oynayan Gürcü toplumundan 400 yılı aşkın bir süre içerisinde başta sadrazamlar olmak üzere çok sayıda devlet adamı, din âlimi, sanatkâr, fikir adamı, yazar ve sanatçı gibi şahsiyetler ortaya çıktı. Bunlar imparatorluk coğrafyasının değişik yerlerinde okul, köprü, camii, kütüphane, imarethane gibi eserler inşa ettiler, sanat ve edebiyat alanında birçok yapıt verdiler. Bu eserlerin büyük bir kısmı günümüze kadar varlığını korudu. Tire Necip Paşa Kütüphanesi, İstanbul Vakıf Gureba Hastanesi, Erzurum Gürcü Mehmet Paşa Cami, Eyüp Büyük İskele Cami bu eserlerin başında gelmektedir. Sadrazam Gürcü Mehmet Paşa, Koca Yusuf Paşa, Halil Hamit Paşa, Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa, Adliye Nazırı Hasan Fehmi Paşa, Dahiliye Nazırı Çürüksulu Mahmut Paşa, Şeyhülislam Mirza Mustafa Efendi, Şeyhülislam Mehmet Esat Efendi, kazasker Gürcü Emin Efendi, hukukçu Ali Haydar Efendi, Kadı Hasbi Efendi,  yazar Ahmet Hamdi Tanpınar gibi şahsiyetler Gürcü kökenlidir. Padişah anneleri arasında ise İstanbul’da en fazla hayır eseri yaptıranların başında gelen Mihrişah Valide Sultan’la, Bezmiâlem Sultan Gürcü asıllıdır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bazı bölgelerinde Gürcü kökenli hanedanların varlığı bilinmektedir. Hasan Paşa ve Ahmet Paşa tarafından Bağdat ve civarında oluşturulan ve XVIII. yüzyılın başından, XIX. yüzyılın ortalarına kadar varlığını devam ettiren Bağdat Gürcü Memlük Hanedanı ya da Bağdat Kölemen Ocağı denilen yönetim  ve bu yüzyılda Mısır’da çoğunluğu oluşturan Gürcü asıllı Memlük yönetimi buna bir örnektir. Bununla birlikte günümüz Türkiye topraklarında ortaçağda yapılmış olan Gürcü kilise ve manastırları da yer almaktadır. Öşvank, İşhan, Parhali, Tbeti kiliseleri bunların başında gelmektedir. Bunların bir kısmı restore edilmektedir.

Osmanlı Devleti döneminde Gürcistan’da yapılan eserlerin başında, Tiflis’te Sultan III. Murad adına yapılan Hünkâr Camii, Batum’da Sultan Abdülaziz adına yapılan Aziziye Camii ve Ahıska Ahmediye Camii ve Külliyesi gelmektedir.

Gürcistan’ın XIX. yüzyılda  Rus hâkimiyetine girmesi, Müslümanların çoğunun Türkiye’ye göç etmelerine sebep olmuştur. Tiflis, Batum ve diğer bazı şehirlerde Osmanlı ve İran dönemlerine ait 200’ü aşkın cami mevcut iken, bunların çoğu Çarlık ve Sovyetler döneminde yıktırılmış, kapatılmış veya başka hizmetlere tahsis edilmiştir. Bu eserlerden ayakta kalabilen Ahıska Ahmediye Camii 1828/1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rusya yönetimi tarafından minaresi yıkılarak kiliseye çevrilmiştir. Bu yapı günümüzde restore edilmiş ve şuanda müze olarak hizmete açılmıştır. Tiflis Hünkar Camii ve Batum Aziziye Camiinden ise bir iz kalmamıştır. İran Şahı tarafından yaptırılan Tiflis Kura Nehri kenarındaki Şah Abbas Camii de Sovyetler döneminde yıktırılmıştır.

1877/1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında Gürcistan’ın Müslüman Gürcülerinin yaşadığı Acara bölgesi, Rus yönetimine geçmiştir. Bunun sonucu olarak Rusya idaresinde yaşamak istemeyen yüzbinlerce Gürcü, Anadolu’ya göç etmiştir. Bununla birlikte Acara’da Rus yönetiminde camiler ve medreseler faaliyetlerine devam etmiş, hatta talebeler eğitimine devam etmek amacıyla İstanbul’a gelmişlerdir. Günümüzde de Gürcü Müslümanların büyük çoğunluğu Acara Özerk Cumhuriyeti’nde yaşamaktadır.

  1. XX. yüzyılda Gürcistan’da yaşayan Müslüman halk, ciddi bir baskıya maruz kalmıştır. Sovyet Sosyalist Gürcistan’ın komunist yöneticileri medrese, cami ve vakıfların büyük bir kısmını kapatmışlar ve hac, zekat, ramazan orucu gibi ibadetlerin yapılmasını yasaklamışlardır.

Acara Özerk Cumhuriyeti’nde mevcut olan müftülük 1926 yılında kaldırılmıştır. 1929’da okullar açılmış ve gençler Rus okullarına gitmeye zorlanmıştır. 1929 senesinde 158 cami ve 317 din görevlisinin bulunduğu Acara’da, 1930 yılında medreseler kapatılmış ve dinsizlik propagandası başlatılmıştır.1931 yılında Acara müftüsü İskender Efendi gördüğü baskılar sonucu Türkiye’ye iltica etmek zorunda kalmış ve 1967 senesinde Samsun müftüsü iken vefat etmiştir. 1930’lu yıllardan itibaren kadınların başörtüleri yasaklanmaya başlamıştır. Baskılara rağmen Acaralı Gürcüler gizli olarak İslamı yaşatmıştır. Namazlar gizlice kılınmış, oruçlar gizlice tutulmuştur.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetlerde Din İşleri İdaresi kurulmuştur. Gürcistan Müslümanları da merkezi Bakü’de bulunan Güney Kafkasya Din İşleri İdaresi’ne bağlanmıştır. Bu idarenin başkanı şii, yardımcısı ise sünnidir. Buna bağlı olarak 1940’da Batum Orta Camii ibadete açılmıştır. Savaş yıllarında birçok Müslüman halk topraklarından sürülmüştür. 1944 senesinde Gürcistan’ın Ahıska ve Batum şehrinde yaşayan Müslümanlar köylerinden Orta Asya’ya göç ettirilmiştir. Aynı dönemde Kırım Tatarları, Çeçenler ve İnguşlar’da vatanlarından sürgün edilmiştir.

1991 senesinde Gürcistan’ın tekrar bağımsız olmasıyla birlikte “din hürriyeti” tanınmıştır. Bundan sonra ülkede yaşayan değişik dinlere mensup insanlar inaçlarını daha rahat yaşamaya başlamışlardır.

 

Gürcistan Müslümanlarının Bugünkü Durumları

 

Günümüzde Gürcistan’ın büyük çoğunluğu Ortodoks Hristiyandır. Bunun yanı sıra diğer dinlere mensup vatandaşlar da rahat bir şekilde ibadetlerini yapmaktadırlar.

2002 yılına ait resmi istatistik verilerine göre; Gürcistan nüfusunun % 10’unun müslüman (500 bin kişi)  olduğu açıklanmıştır. Gürcü Müslümanlar Birliği tarafından açıklanan rakamlara göre ise ülke nüfusun % 17’si (900 bin kişi) müslümandır.

Gürcistan’da Müslümanlar ülkenin doğusundaki Kartli ve Kaheti bölgerinde,  batısındaki Acara ve Abhazya’da yaşamaktadırlar. Gürcistan’ın Türkiye sınırındaki Mesheti (Ahıska) bölgesinde de müslümanlar bulunmaktadır. Gürcistan müslümanlarının önemli bir kısmı  başkent Tiflis’te ikamet etmektedir. Acara bölgesinden ekoloji sorunlarından dolayı yer değiştiren müslümanlar doğu Gürcistan’daki Tsalka ilçesinde de yoğun olarak yaşamaktadır. Ayrıca Gürcistan’ın Guria bölgesinde bazı köylere yerleşen Acaralı Müslüman Gürcüler bulunmaktadır.

Gürcistan müslümanları Sünni İslam’ın Hanefi mezhebine bağlı  olan Acaralı Gürcüler ve çoğunluğu Şiilik mezhebine bağlı Azeriler olarak ikiye ayrılabilir. Bununla birlikte Azeriler arasında önemli miktarda Sünniler de vardır. Bunun dışında Gürcistan’ın doğusunda Pankisi vadisinde Çeçenler (Gürcüce Kistler) ve Kvareli ilçesinde ise Dağıstan kökenli Müslüman Avarlar yaşamaktadır. Kisti’ler  ve Avarlar Sünnidir.

1944 senesinde Gürcistan’dan Orta Asya’ya sürülen Ahıskalılardan az sayıda aile Gürcistan’a dönebilmiştir. Bu ailelerin bir kısmı Abastuman ve Ahıska yöresinde yerleşerek çoğunluğu kendi köylerine değil de Gürcistan’n değişik yerlerine iskan edilmiştir.

Gürcistan’da hali hazırda 300 kadar cami, medrese ve 70 Kur’an Kursu bulunmaktadır. Bu camilerin bir kısmı Şia mezhebine mensup Azeri Müslümanlarınındır. Şiiler ağırlıklı olarak Gürcistan’ın Azerbaycan sınırındaki ilçelerde yaşamaktadır. Acara bölgesinde ise 180’e kadar cami bulunmaktadır ve 150 imam olmak üzere 190 din görevlisi vardır. Batum’un 5 ilçesinde birer müftü bulunmaktadır. (Kobuleti, Hulo, Helvaçauri, Şuahevi ve Keda). Ayrıca Acara’daki köylerde 90 medrese denilen mektep ve kuran kusrsları mebvuttur. Sünni camiler Ahıska, Tsalka, Kvareli, Lagodehi ve  Pankisi’dedir. Camilerden Ahıska bölgesinde bulunanları çoğu eski ve harap vaziyette olduğundan  dolayı  kapalıdır.

Resmi istatistik verilerine göre, Gürcistan’ın nüfusu toplam 4 milyon 500 bin kişi iken bunlardan 3 milyon 700 bini Ortodoks Hristiyan, 500 binden fazlası ise Müslümandır. Gürcistan’da ayrıca 170 bin Gregoriyen Ermeni, 35 bin Katolik Gürcü ve 4 bin kadar Yahudi yaşamaktadır.

Gürcistan’ın bölgelerine göre Ortodoks Hristiyan ve Müslümanların dağılımı şöyledir:

Acara’da yaşayan 400 bin kişiden 250 bini Gürcü Ortodoks Hristiyan iken, yaklaşık 130 bin kişi Sünni Gürcü’dür.

Guria’da 143 bin kişiden 127 bini Ortodoks Gürcü, 15 bini Sünni Gürcü’dür.

Pankisi vadisinde 8 binden fazla Sünni Kistler (Çeçenler) yaşamaktadır.

Kvareli ve Lagodehi ilçelerinde 4 bin kadar Sünni Dağıstanlı Avarlar ve Lezgiler yaşamaktadır.

Samtshe-Javaheti (merkezi Ahıska) bölgesinde yaşayan 210 bin kişinin 85 bini Gregoryen Ermeni, 20 bini Katolik Gürcü ve 6 bini Sünni Gürcü ve Türk’tür.

Kvemo Kartli bölgesinde yaşayan 500 bin kişiden 250 bin Şia Azeri (Caferi), 90 bin Ortodoks Gürcü ve 30 bin Gregoriyen Ermeni’dir.

Abhazya nüfusu hakkında edindiğimiz bilgilere göre, Abhazya’da yaşayan 240 bin kişiden yüzde 60 Ortodoks Hristyan (Abhazlar, Gürcü’ler, Ruslar) yüzde 25 Gregoriyen Ermeni, yüzde 15’i Müslüman  Sünni  Abhaz, Türk ve Çerkes.

Başkent Tiflis’in nüfusu 1 milyon 200 bin kişiden fazladır. Bunlardan 1 milyon 100 bini Ortodoks Gürcü, 50 bini Gregoriyen Ermeni, 10 bini Katolik Gürcü ve 30 bini Sünni Azeri, Türk ve Gürcü’dür.

Tiflis’in şehir merkezinde  bulunan Cuma Mescidi’nde ibadet yapılmaktadır. Burada ezan cami içerisinde okunmakta olup, cemaati ise Azeri, Gürcü ve Çeçen gibi değişik milletlerden oluşmaktadır. Öte yandan Tiflis’te yaşayan bazı Türk vatandaşları da cemaatin bir parçasını teşkil etmektedirler. Caminin Şii ve Sünniler için iki mihrabı vardır. Tiflis’te Saburtalo ve Soğanluği mahallelerinde de birer Şii camisi bulunmaktadır.

Acara’li Müslümanlar

Acara’li müslümanların çoğunluğu dağlık Hulo Keda ve Şuahevi ilçelerinde yaşamaktadır. Hristiyan nüfusun daha çok Acara’nın Karadeniz sahilinde yer alan Kobuleti ilçesi ile merkezi Batumi’de yoğunlaştığı görülmektedir.

Dağ köylerinde müslümanlarla Hristiyan Gürcü’ler yan yana oturmaktadırlar. Bununla birlikte Acara’daki köyler ve ilçe kasabalarında bulunan camilerin yanında kiliseler de inşa edilmektedir.

Acara’daki müslümanların dile getirdikleri sorunlarından birisi Acara’nın ve genelde Gürcistan’ın siyasi, ekonomik ve kültürel hayatına yeteri kadar entegre olmamasıdır. Acara’nın siyasi ve kültürel elitleri arasında müslümanların az sayıda oldukları da dikkat çekmektedir. Öte yandan, son yıllarda genç kuşak içerisinde Hristiyanlığı kabul edenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Gürcistan Patrikhanesi Batum Piskoposluğu ve bölgede görev yapan patrikhane kurumları Hristiyanlığın yayılması ve popülarize edilmesinde önemli rol oynamaktadır.

Acara ve Gürcistan’ın güneyindeki Samtshe-Cavaheti bölgesinde Gürcü Hristiyanlar ve müslümanlar arasında son dönemde baş gösteren cami ve medrese inşaatı tartışmaları Gürcistan hükümeti, Patrikhanesi ve Gürcistan Müslümanları İdaresi tarafından sert bir şekilde kınanmıştır. Olayların bir provokasyon sonucu büyütüldüğü Gürcistan’da mevcut olan hoşgörü ve dinlerarası dialoğa zarar verebilmekten kaçınmaları gerektiği açıklanmıştır.

Gürcü Müslümanların bir kısmı Patrikhaneye bağlı dini kurumların müslüman köylerinde kilise inşa etmeleri ve misyonerlik faaliyetleri yürütmelerinden hoşnutsuz olduklarını dile getirmektedirler. Buna karşılık Hristiyanlar da yurtdışındaki islami vakıfların Gürcistan’a gönderdikleri parasal yardımlarla Hristyanların yaşadıkları yörelerde cami ve medrese açmalarına karşı olduklarını açıklamaktadır.

            Acara’daki müslümanlar Gürcistan devleti vatandaşları olarak din özgürlüğü hakkına sahip olarak kendi dinlerini rahat bir şekilde yaşamaktadırlar. Gürcistan hükümeti Batum’da yeni cami inşa etme konusunda da Batum cemaatinin isteklerine olumlu karşılık vermişti. Gürcistan Devlet Din İşleri Ajansı Başkanı Zaza Vashakmadze Batumi’de devletin finansmanı ile yakında büyük bir cami inşa edileceğini açıklamıştı.

Türkiye’de bulunan sivil toplum kuruluşları tarafından Gürcistan’da kurban kesimleri gerçekleştirilmekte, ayrıca insani yardımlarda bulunulmaktadır. Örnek olarak İstanbul’daki Gürcistan Dostluk Derneği İnsani Yardım Vakfı (İHH) finansmanı ve Gürcistan Müslümanları İdaresi onayı ile Gürcüce Kur’an-ı Kerim meali yayınlanmıştır.

Acaralı Müslümanların İslamı yaşatmasında mevlit ve sünnet geleneğinin büyük bir etkisi vardır. Mevlit Geleneği Sovyetler döneminden itibaren halkın İslama bağlılığının bir göstergesi olup, günümüzde de devam etmektedir. Ölenlerin arkasından 40. ve 52. gecelerde mevlit okunur. Eskiden Osmanlı Türkçesiyle okunan mevlit, artık Gürcüce olarak da okunmaktadır. Mevlit ile birlikte Kur’an-ı Kerim kıraat olunur. Şerbet yerine yemek verilmesi bir gelenektir. Ayrıca Sovyetler döneminde kadınlar kendi aralarında mevlit okumakta idiler. Hristiyanlığı seçen bazı aileler bile bazen mevlit okutmaktadırlar. Her Müslüman yılda en az bir defa mevlit okutmaktadır. Resmi nikahın yanı sıra dini nikah yapılmaktadır. Dini nikâhlar camide de kıyılmaktadır. Nikahlarda önceleri evlenenlerin yerine vekiller ve şahitler katılırken, bugün genellikle cami ve başka bir mekanda hocanın karşısında evlenecek çiftler bulunarak nikah kıyılmaktadır. Bazı evliliklerde din farklılığı güdülmemekte olup, genellikle doğan çocuk annenin mensup olduğu dinin kaidelerine göre yetiştirilmektedir. Müslüman aileler arasında içkisiz düğün yapmanın hala zor olması geçmişten gelen baskıların bir sonucudur. Cenaze geleneğinde ise Hristiyan kültürünün etkisi yoğundur. Cenaze bir süre evde kefen yerine elbise ile bekletilir. Mezar taşına ölen kişinin resminin konulması geleneği çok yaygındır.

Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Batum’un merkezinde Osmanlı döneminden kalma Orta Cami’de ibadet yapılmaktadır. Şehir merkezinde ezan içeride okunurken köylerde ise aşikar okunmaktadır. 2011 yılında Orta Cami’de uzun yıllardır ilk defa Batumlu hafızlar tarafından mukabele okunmuştur. Camide özellikle cuma ve bayram namazlarında cemaat camiye sığmamaktadır.

Acara köylerinde İslam coşkulu bir şekilde yaşatılmaktadır. Geleneklere sıkı bir şekilde bağlı bazı köylerde takkesiz namaz kılınmadığı gibi, dua bitimine kadar camiden çıkılmamaktadır. Ramazanda ise önce namaz kılınıp sonra iftar açma geleneği yaygındır. Yaz aylarında gerçekleştirilen Kur’an kurslarına büyük ilgi gösterilmektedir. Yaylacılık geleneğinin yaygın olduğu Acara köylerinde Kur’an kursları yaylalarda devam ettirilmektedir. Batum’da bulunan Kur’an kurslarında hafızlar yetiştirilmekte olup, erkek Kur’an kurslarının yanı sıra kız Kur’an kursları da bulunmaktadır.

Gürcistan’daki Şii/Caferi Azerileri

Gürcistan Azerilerinin çoğu Şii/Caferi mezhebine bağlıdır. Tiflis’in güneyindeki Azerbaycan ve Ermenistan’a sınırlı ilçelerde yer alan Azerilerin Gürcistan toplumuna entegrasyonu açısından en büyük problemleri Gürcüce bilmemeleridir. Azeri orta okullarında okuyan öğrencilerin büyük kısmı Azerbaycan yüksek öğretim kurumlarında öğrenimine devam etmesine daha sıcak bakmaktadır. Öte yandan, son yıllarda Azeri gençliğinin daha çok Gürcistan’da eğitim almak ve Gürcü toplumuna entegre olmak istekleri gözlemlenmektedir.

Azeriler’in toplam yaşadıkları Kvemo Kartli (Türkçe Borçalı) bölgesinde Şiileri yanında önemli miktarda Hanefi mezhebine mensup Sünni Azeriler de yaşamaktadır. Azerilerin İslami eğitim açısından Acara’li müslümanlardan daha ileri seviyede olduklarını belirtmekte fayda vardır.

Tiflis’te kız öğrenciler için iki Şii medrese ile Marneuli ilçesinde erkek öğrencilerin eğitim aldıkları bir İmam Reza Şii medrese yer almaktadır.

Gürcistan’da 2000’li yıllardan  itibaren Şii İslam Kültür Merkezi faaliyet göstermektedir.  Tiflis ve Marneuli’de bulunan Ahl al-Beit, İman ve Al al Beit adını taşıyan Şii eğitim kültür ve hayır işleri kurumları İran dini yapıları ile yakın işbirliği içerisindedir. Tiflis Foniçala ilçesinde İran Kum merkezli Al Mustafa Üniversitesi Gürcistan Bölümü eğitim vermektedir. Sünni Azerilerin yaşadığı Meore Kesalo köyünde bir cami ve medresenin ise Türkiye’deki islami vakıflardan finans yardımı aldığı belirtilmektedir.

Pankisi Kist Müslümanları

            Kuzey Kafkasya’da İslamın Osmanlılar tarafından yayılmasından dolayı Osetler hariç Kuzey Kafkasya’lılar Sünnidir. Çeçenlerin çoğu Şafii mezhebine bağlıdır, ancak yaygın olan inanç sufilik anlayışıdır. Kuzey-Doğu Kafkasya (Dağıstan,Çeçenistan ve İnguşetya) bölgesinde İslam tasavvuf temellerine dayalıdır. Nakşibendi, Kadiri ve Şazeli tarikatlarının bölgedeki halkların üzerindeki manevi, kültürel ve siyasi etkileri büyüktür.

Çeçenistan’da ise sadece Nakşibendi ve Kadiri tarikatları vardır. Bu tarikatlere ait kolların sayısı otuza ulaşır. Çeçenler genellikle İslam dininin temel hükümlerine bağlı Sünni müslümandırlar. Tasavvuf anlayışı toplum içeresinde benimsenmiştir. Şeyhlere ve evliyalara karşı saygı ve hürmet vardır.

Pankisi vadisi Tiflis’in 150 km doğusunda Ahmeta ilçesinde yer almaktadır. 10 km uzunluğundaki dar Pankisi vadisinde, XIX yüzyılda Kuzey Kafkasya’dan Gürcistan’a göç eden Çeçen müslümanları (Gürcüce Kisti’ler) yaşamaktadır. Pankisi Kistleri Çeçence ve Gürcüce olmak üzere iki dili aynı derecede konuşabilmektedirler. Bununla birlikte yaşam tarzı ile etrafındaki Gürcü köylerine büyük ölçüde entegre olmuşlardır.

            Pankisi Duisi köyünde 1902 yılında inşa edilen ilk cami Çeçen Sufi Seyhi Kunta Hacı’nın Kadiriyye tarikatınin merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Kistler’de Çeçenistan’dakiler gibi genellikle Sufilik anlayışı hakim olup, toplu halde Zikrullah (Allah’ı anmak) ve Sufi zikri çekmek dikkate değerdir.                 .

Sovyet döneminde Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti yönetimi Kistlere sahip çıkmıştır. 1944’te Çeçen İnguşların Orta Asya’ya sürgün edilmeleri sırasında, Gürcistan’daki Çeçenlerin Gürcü soyadı taşımalarından dolayı Gürcü sayılarak sürgünden kurtarıldığını belirtmek gerekmektedir.

Gürcistan’daki Çeçenler (Kistler) arasında, Ortodoks Gürcülerle yan yana yaşamaları sebebiyle Gürcülerin Hristiyan dini inanç ve geleneklerine saygı bulunmaktadır. Onlar Gürcü köylerinde düzenlenen halk bayramlarına katılırlar ve Pankisi yakınında bulunan Alaverdi    Başkilisesi etrafında  koyun keserek dua ederlerdi. Bu gelenek 1990’lı yıllara kadar sürmüştür.

1990’lı yıllarda Çeçenistan’da süren kanlı savaştan Pankisi vadisi de etkilenmiştir. 1999-2000 yıllarında 10 binden fazla Çeçen mülteci Gürcistan’a gelerek çoğu Pankisi’deki soydaşları arasına yerleştirilmiştir. Çok ağır hayat şartları içerisinde olan Çeçen mültecilere, kendisi de ekonomik  bunalımda olan ve içerisinde yaklaşık 300 bin Abhazya’lı Gürcü göçmeni bulunduran Gürcistan, elinden gelen yardımları yapmıştır. Öte yandan Pankisi vadisi de Rusya’ya karşı savaşan Çeçenlerin bir üssü haline gelmeye başlamıştır. Gelen Çeçen savaşçılarla,  genç Kistler arasında Selefilik Vehhabilik yayılmaya başladığında, yerel Kist nüfusu  ile Çeçenler arasında dini konularda anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştır.  Kistler,  Selefilerin Duisi camiine girmeleri de istememişlerdir. Neticede Çeçen ve genç Kist Selefileri Duisi ile Omalo ve Birkiyani’de kendi imkanları ile üç camii inşa etmişlerdir.

2003 yılında Çeçen savaşçılar Pankisi vadisi terk etmişler ve son 10 yıl içerisinde Çeçen mültecilerin bir kısmı Çeçenistan’a geri dönerek bir kısmı da Avrupa ülkelerine gitmişlerdir. Gürcistan Uzlaşma ve Sivil Eşitlikten Sorumlu Devlet Bakanlrığı verilerine göre Pankisi vadisinde 2014’te 300 kadar Çeçen göçmeni yaşamaktadır.

Pankisi’de 2010 yılı verilerine göre topman 8 bin Kist yaşamaktadır. Gürcü-Kist karma aileleri Tİflis’te de yaşamaktadır.

Dünya basınında Suriye ve İrak’ta savaşan gruplarda  Pankisi’li Selefi Kistlerin yer aldıkları bildirilmektedir. Hatta bunlardan ikisi (Omar al Şişani diğer adıyla Tarhan Batiralvili ve Müslim al şişani  yani Margoşvili ) ABD’nin terörist listesinde yer almıştır.

Gürcistan Müslümanlarının Dini İdaresi sitesinde Pankisi vadisinde beş cami bulunduğu belirtilmektedir. Aynı siteye göre; Dağıstan kökenli Lezgilerle Avarların yaşadıkları  Lagodehi ve Kvareli ilçelerindeki koylerde ibadete açılan yedi cami mevcuttur. Lezgilerle Avarlar Sünnidir.

Abhazya’da İslam

Abhazya’da Sünni İslam XVII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun faaliyetleri ile yayılmaya başlamıştır. Bunula beraber bölgede Gürcü Hristiyanlığı da etkinliği korumuştur. 1993’de Gürcistan’dan ayrılarak bağımsızlığı ilan eden ve dünya ülkelerinden sadece Rusya, Venezuela ve Nikaragua tarafından tanınmış olan Abhazya’da yaşayan müslümanların tamamına yakını Abhazlardir. Türkiye Abhaz diasporasından Abhazya’da yerleşenlerle Suriye’den gelen 500 Abhaz kökenli mülteci ile Abhazya’daki müslümanların sayısı nüfusunun % 10 temsil ederken saylari yakla;ik 25 bin müslüman için sadece iki cami ibadete açılmış durumdadır. Abhazya’nın merkezi Suhumi’de ve Gudauta kasabasında bulunan bu camiler, cemaatın dini ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.

Abhazya Müslümanları İdaresi 1999 yılında kurulmuştur. 2004 yılında Suhumi’de Rusya Müftüler Konseyi’nin bir temsilciliği de açılmıştır. Rusya Müftüler Konseyi’nin Abhazya Temsilciliği’nin girişimi ile Abhaz müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Gudauta ilçesinde “Al-Vasatiya” isimli bir İslâm merkezi inşa edilmektedir.

Abhazya Müslümanlar İdaresi, hacca gidecek olanların sayısı hakkında Rusya Müftüler Konseyi ile anlaşmaktadır. Abhaz Müslümanlar Rusya Federasyonu’na ayrılan hacı adayları kontenjanından yararlanarak  Rus pasaportları ile Suudi Arabistan’a seyahat etmektedirler.

       Abhazya yönetimi, Kurban Bayramı resmi tatil günü olarak ilan etmiştir.

Gürcistan Müslümanları Dini İdaresi

2011 yılında Tiflis’te bütün Gürcistan Müslümanları İdaresi (“Sruliad Sakartvelos Muslimta Sammartvelo”) adıyla bir yapı kuruldu. Bu yapı merkezi Bakü’de bulunan ve Paşazade’nin başında olduğu Kafkasya Müslümanları Dini Kurumu’ndan ayrılarak bağımsız oldu.

Gürcistan Müslümanları İdaresi yönetiminde Batı Gürcistan müftüsü, Doğu Gürcistan müftüsü ve  Gürcistan Şeyhi yer almaktadır. Batı Gürcistan müftüsü genellikle Gürcü müslümanlarından (Acaralılar) sorumlu iken, doğu Gürcistan müftüsü Azeri Sünnileri, Gürcistan Şeyhi ise Azeri Şiileri (Caferileri) idare etmektedir.

Gürcistan müftüsü olan Acaralı Cemal Paksadze Gürcistan Müslümanları İdaresi başkanlığına seçilmiştir. Azeri müslümanlarından Şeyh Ramin İgidov Gürcistan Müslümanlari İdaresinde Şiileri temsil etmektedir.  Ayrıca Gürcü Müslümanlar tarafından kurulmuş çeşitli sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Bunlardan Batum merkezli Gürcü Müslümanlar Birliği din eğitim hizmetleri vermekte ve ramazan aylarında iftar yemekleri düzenlemektedir.

Kafkasya Müslümanları Dini Kurumu da Gürcistan’da kendi temsilciliğini bulundurmaktadır.

Ülkede bulunan camiler ile İslam eğitim kurumları da Gürcistan Müslümanları İdaresi’nin mesuliyet alanında girmektedir. Gürcistan Müslümanları İdaresi imam, hoca ve ahundileri (Ahund, Caferi’likte din hizmetleriyle ilgilenen görevliler için kullanılan bir kavramdır) sınava tabi tutarak görevlerine atamalarını yapmaktadır.

Müslüman gençlerin din eğitimi almaları konusunda en başlıca problem, Gürcistan’da dini eğitim veren bir yükseköğrenim kurumunun bulunmamasıdır. Bu yüzden Gürcü Sünni müslümanlar genellikle Türkiye’ye, Azeri Şiiler de İran’a giderek ilahiyat fakültelerinde din eğitimi alma tercih etmektedir.

Gürcistan Ortodoks Kilisesi’ni temsil eden Gürcistan Patrikhanesi de ülkedeki Hristiyanlarla Müslümanların huzur içinde bir arada yaşamaları gerektiğini vurgulamaktadır. Gürcü hükümeti ve Ortodoks Kilisesi, Gürcistan’daki Müslümanların durumuyla ilgilenen Türkiye’nin Gürcü Müslümanları nezdinde olan itibarının farkındalar ve bunun her alanda gelişmekte olan Türk-Gürcü işbirliği açısından da önemli olduğunu ileri sürmektedirler.

Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in 2014 Eylül’ündeki Gürcistan ziyareti    sonucu Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gürcistan Ortodoks Kilisesi arasında kurulması kararlaştırılan Dinlerarası Ortak Çalışma Grubu’nun üyeleri iki tarafça da belirlenmiş ve söz konusu grubun çalışmalarına ilişkin yararlı bir görüş alışverişinde bulunulmuştur. Bu grubun verimli faaliyetleri sayesinde bölgesel barış, huzur ve istikrara katkı sağlanacağı da belirtilmiştir.

Gürcistan’da İslam Hristiyanlıktan sonra en yaygın olan dindir. Müslümanların haklarının korunması ile birlikte, onların Gürcistan’ın sosyal ve kültürel yaşamına entegrasyon sağlamaları gerekmektedir. Bu da Gürcü devlet ve toplumun başlıca amaçlarından birisi haline gelmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar:

Baramidze, Ruslan. Sakartvelos Muslimanuri Temi da Sahemtsifo Politika. Batum 2014.

Ganiç, Anastasia.  Musulmanskaya Obşina Gruzii: K Voprosu Upravlenya i Religioznoi Praktiki.

http://www.central-eurasia.com/georgia/?uid=326

Fuller, Liz. Who Are Georgia’s Muslims?

http://www.rferl.org/content/georgia-muslim-population/25090162.html

Hillenbrand, Carole. The history of the Jazira 1100-1150: the contribution of Ibn Al-Azraq al-Fariqi. Volume II. University of Edinburgh. 1979.

https://www.era.lib.ed.ac.uk/handle/1842/7341

Kardelen, Yusuf Han. Osmanlı kaynaklarında Gürcüler. http://www.gdd.org.tr/mutfakdetay.asp?id=239#.VCqnyBXI9Bl

Kasap, Murat. Bütün yönleri ile Gürcü dosyası.

http://www.milligazete.com.tr/haber/Butun_yonleri_ile_Gurcu_dosyasi_-_2/276869#.VB1ERBXI9B k

Liles, Thomas. Islam and Religous Transformation in Adjara.

http://www.ecmi.de/uploads/tx_lfpubdb/Working_Paper_57_En.pdf

Papuaşvili, Nugzar.  Sadgeiso problemebidan. İslami da Sakartvelo.

http://www.tolerantoba.ge/index.php?id=1317206408&kat=322

Sakartvelos Muslimta Sammartvelo. (Gürcistan Müslümanları Dini İdaresi web sayfası)

 http://www.amag.ge

Sakartvelos Statistikis Departamenti (Gürcistan İstatistik Devlet Dairesi web sayfası)

www.geostat.ge

Tsurtsumia, Zaza. Repatriatsia Abkhazov i İslamskii Vopros v Abkhazii.

http://inosmi.ru/sngbaltia/20140711/221603977.html

******************************************************                          

Türkolog Prof. Dr. Zaza Tsurtsumia

Tiflis Ivane Cavahişvili Devlet Üniversitesi

Gürcistan’a Komşu Devletleri Araştırma Enstitüsü

kafkassam Gürcistan temsilcisi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir