KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Hocalı Katliamı’nın Yıl Dönümü ve İran-Ermeni İlişkileri

Hocalı Katliamı’nın Yıl Dönümü ve İran-Ermeni İlişkileri

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
469 0

​Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Kuzey Kafkasya’da bağımsızlığını ilan eden Ermeniler, başkenti Erivan olan Ermenistan Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. Bu devlet Azerbaycan ile Türkiye arasında uzun sınırı olan bir devlettir. Bu durum Türkiye ile Azerbaycan arasında bir tampon devlet olarak projelendirildiğini göstermiştir. Bu sayede Türklerin Kafkasya üzerinden Orta Asya’daki soydaşları ile bağ kurmaları engellenmek istenmiştir.
​Kısa süre sonra Ermeniler Rusların yardımıyla topraklarını genişletmek istemiş ve Azerbaycan hükümranlığındaki Dağlık Karabağ bölgesine girerek Hocalı Kasabasında kanlı bir katliam gerçekleştirmişlerdir. Böylece bölgeyi topraklarına katmayı hedeflemişlerdir. Bu süreçten sonra Azerbaycan-Ermenistan arasında çözülemeyen Dağlık Karabağ sorunu ortaya çıkmıştır. Bu soruna bölge ülkeleri de dahil olmuştur.
​Bununla birlikte Ermenistan’ın Azerbaycan dışında bölgedeki diğer devletler olan Türkiye ve Gürcistan ile de iyi ilişkiler kuramadığı görülmüştür. Zira Türkiye’ye sözde Ermeni soykırımını dikta etmeye çalışılırken, Gürcistan’da da ayrılıkçı Ermenileri destek verilmiştir.
​Bu süreçte yalnız kalan Ermenistan’ın imdadına İran yetişmiştir. Zira İran gerek Güney Azerbaycan meselesinden dolayı gerekse dünyada uygulanan ambargolar karşısında Ermenistan’ı yanında görmek istemiştir. Bunun dışında büyük şeytan olarak ifade ettiği ABD’ye karşı da Ermeni Diasporasını arkasına almak istemiştir. Ermenistan ise İran’ı bölgede dışarıya açılan kapı olarak görmüştür. Görüldüğü üzere iki devlette birbirine muhtaç durumda kalmıştır.
​Bugün İran’da yaklaşık olarak 10000’e yakın Ermeni bulunmaktadır. Bunlar ülkede özgür bir şekilde ibadetlerini yapmakta, mecliste 2 tane sandalye ile temsil edilmektedirler. İki devlet arasındaki ilişkiler Ahmedi Nejat’ın cumhurbaşkanlığı sürecinde geliştirilmiştir. Ahmedi Nejat’ın 23 Aralık 2011’de Erivan ziyaretinde “ Ben dünyada hiç kimsenin Ermenistan ve İran arasındaki haritayı değiştiremeyeceğini söyledim. Biz komşu ve akrabayız; çıkarlarımızı ortaklaşa ileriye götürebilmek için birlikte hareket etmeliyiz. İşbirliğimizi sınırlayacak hiçbir şey yoktur” demiştir. Bu demeçte dikkat edilmesi gereken mesele Ermenilerle İranlıların akraba olması meselesidir. Zira iki millette Ari ırkına mensuptur. Fakat İran, İslam Devriminden sonra dış politikasını anayasada “İslam ülkeleri ile kardeşlik esasına dayandırarak ezilen Müslümanları himaye etmekle” yasallaştırmıştır. Yani bu süreçte Müslüman özellikle Şii Azerbaycan’ı desteklemesi gerekirken Ortodoks Ermenistan’ı zaman zaman açıktan zaman zaman ise gizliden desteklemiştir. Bu durum ise İran’ın dış politika esasını her ne kadar anayasada bu şekilde belirtildiği gibi olsa da çıkarları doğrultusunda ulus-devlet anlayışını benimsediğini göstermiştir. Zira anayasal hükmü daha çok Ortadoğu coğrafyasındaki Arap milletlere karşı uyguladığı görülmüştür.
​İran’ın Karabağ meselesinde bu tutumu takınmasının temel prensibi hiç kuşkusuz Güney Azerbaycan meselesi olmuştur. Zira Ermenistan Azerbaycan’a karşı tampon bölge ya da denge unsuru olarak kullanılmıştır. Böylece güneydeki Azerilerle birleşmesi önlenmiştir. Zira İran’da hükümetler değişmesine rağmen politika asla değişmemiştir.
​Öte yandan Ruhani’nin iktidara gelmesi ve bölgesel statükonun değişmesi özelde İran genelde ise Kafkasya’daki dengelerin değişmesine neden olmuştur. Bölgede Suriye olaylarının patlak vermesi İran’ın Suriye’de aktif rol oynaması, Rusya’nın Suriye coğrafyasına girmesi, 15 Temmuz olayları ve 2016 Ermenistan-Azerbaycan Savaşı bölgedeki siyasi konjonktürü değiştirmiştir. Bu süreçte İran Ermeni çizgisinden sıyrılarak biraz daha orta noktaya doğru gelmiştir.
​Bununla birlikte ABD’nin bölgede PYD’yi destekleyerek Kürt Devleti projesi, Türkiye’ye karşı 15 Temmuz harekatını yönlendirmesi bölgede İran’ın başını çektiği bir Kafkas bloğu oluşturmaya zorlamıştır. Moskova’daki Türk-Rus ilişkilerinin normalleştirilme süreci, Bakü’de İran-Azerbaycan-Rusya görüşmeleri, Rusya-Ermenistan ve İran-Türkiye görüşmeleri Kafkasya’daki bloğun en önemli göstergeleri olmuştur.
​Son süreçte Trump’ın ABD başkanı seçilmesi ve İran’ı hedef alması, Ruhani ve hükümetini endişelendirmiş, İran hükümeti dış politikada arayışlara girmiştir. Bu süreçte geçtiğimiz günlerde Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalarda iki devleti çözüm için masaya çağırmıştır. Böylece kurulma aşamasında bulunan Kafkas Bloğunu parçalamanın önüne geçmiştir. Bu süreçte bu bloğun sağlam temelli olmadığı görülmüştür. Ayrıca Ermenistan Karabağ’dan çıkmadığı sürece bu çözümün olmayacağı aşikardır. ​

Ali ŞAHİN
KAFKASSAM
BÖLGE ÇALIŞMALARI UZMANI

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir