KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İslamcı gazeteciler neden ölüyor kim öldürüyor?

İslamcı gazeteciler neden ölüyor kim öldürüyor?

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 16 dk okuma süresi
343 0

Ölüm adres ve kimlik sormaz sırası gelen gider. Ölümden kaçış yok, “Külli nefsin zâikatü’l-mevt”, yani “Her nefis ölümü tadacaktır” hakikati bu dünyada nefes alan her canlı için geçerli. Kronik kalp yetmezliği nedeniyle 20 Mart 2017de ölen David Rockefeller, Polonya asıllı strateji dehası ABD eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Kazimierz Brzezinski 26 Mayıs 2017’de yaşamını kaybetti. Bu ölümlerin ardından sosyal medyada ölüm sırası; Macar ve Yahudi asıllı Amerikalı finans spekülatörü ve liberal girişimci George Soros’ta mesajlarını görünce güldüm geçtim. Çünkü “Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane” Konumuz bu değil! Birkaç gün önce dar bir sohbet halkasında Akif Emre’nin vefatından sonra “-İslamcı yazarlar neden ölüyor?” diye sormuştum. Her kafadan bir ses çıkmıştı. Biliyorum bu soru provakatif bir soru ve çok kışkırtıcı. Ve hatta yazının başında belirttiğim, “ölüm adres ve kimlik sormaz” ifadesiyle de taban tabana zıt. Ama bazı emareler bu sorunun mutlaka cevaplandırılması gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle bilgilerinizi güncelleyin, birkaç yıl içinde vefat eden İslamcı yazar ve gazetecileri film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçirin. Ben konuyla ilgili üç ölümden ve sonuçlarından söz etmek istiyorum. İlkinde; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan gezisindeki heyette yer alan Yeni Akit gazetesi Genel Yayın Koordinatörü 61 yaşındaki Hasan Karakaya, 30 Aralık 2015’te Medine’de ibadetini yaptıktan sonra bir restoranda yemek yemiş, ardından gece 00.50’de geçtiği otelin lobisinde aniden fenalaşmış ve geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.

Manisa’da bir köyde 1953’te doğan Hasan Karakaya, daha önce de kalbinden çeşitli operasyonlar geçirmişti. Hasan Karakaya Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulundan mezundu. Barış Gazetesi’nde çalıştı. Yazı işleri müdür yardımcısı olarak Yenigün Gazetesi’ne geçti. Daha sonra da Başkent Gazetesi’ne geçti. Bir yıl sonra, 22 yaşında yazı işleri müdürü oldu. Burada 2 yıl görev yaptıktan sonra Milli Gazete’ye geçip 8 yıl orada çalıştı. Ardından 9 yıl da Türkiye Gazetesi’nde çalıştı. 1988’de Cuma Dergisi’ne ve devamında Vakit/Akit gazetesine geçti. Hasan Karakaya, 3 Nisan 2013 tarihinde AK Parti Hükümeti tarafından açıklanan ve barış sürecini yönetecek olan 63 kişilik Akil insanlar listesine Ege Bölgesinden girmişti. (Bkz. http://www.yeniakit.com.tr/haber/hasan-karakaya-medinede-hakka-yurudu-117462.html ) Ölümüne viagra kullanımın sebep olduğu iddiaları ortaya atıldı. Çalıştığı gazete Viagra iddialarını Gülen Cemaati’nin uydurduğunu gündeme taşıdı. Gazetede “Son olarak Arap medyasında çıkan bazı ‘viagradan ölüm’ haberlerine montajla Medine’de vefat eden Hasan Karakaya’nın fotoğrafını yerleştiren FETÖ tetikçileri, bu iftirayı sosyal medyada yaygınlaştırarak yine bir alçaklığa imza attı” ifadeleri yer almıştı. Habere göre FETÖ üyeleri Arap medyasından aldığı ekran görüntülerine yapılan montajla gazeteci Hasan Karakaya’nın geçirdiği kalp krizinin farklı bir nedenden gerçekleştiği iftiralarında bulunmuştu. (Bkz. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/457699/Yeni_Akit_ten_Viagra_aciklamasi__Haberin_kaynagini_verdiler.html )

Hasan Karakaya’nın gazetecilik mesleğinde piri, hamisi kim biliyor musunuz? 1985 yılında yakalanıp, ‘Vatana ihanet’ suçlamasıyla tutuklanarak askeri cezaevine konulan Murat Bardakçı’nın kendisi gibi gazeteci olan babası İlhan Bardakçı. 1985 yılında Türkiye hakkındaki bazı gizli bilgi ve belgeleri Suriye Irak ve Libya’ya sızdırdığı iddiasıyla yargılanan İlhan Bardakçı Suriye, Libya ve Irak lehine casusluk yaptığı iddiası ile 30.12.1985 tarihinde askeri mahkemeye sevk edilmişti. Genelkurmay Askerî Mahkemesi’nin esas 1987/228 karar ve 1987/282 sayılı hükmü ile iki celsede 15 yıl hapse mahkûm olmuştu. Alınan karar 2. Askerî Yargıtay Dairesi tarafından da ittifakla onaylanmıştır. 21 Haziran 1989 tarihli gazetelerde de İlhan Bardakçının yurt dışına kaçtığı haberleri yayınlanmıştı. İlhan Bardakçı, 14 yıl kaçak olarak yaşadığı Almanya’da 2004’te ölmüştü. (Bkz. https://tr-tr.facebook.com/notes/%C3%A7erkeslerin-d%C3%BCnyas%C4%B1/murat-bardak%C3%A7i-kimdir-babasi-neden-vatana-ihanet-su%C3%A7uyla-yargilandi/10150172383340883/ ) Hasan Karakaya’nın gazetecilik mesleğinde rotasını Libya ve Irak casusluğu mahkeme kararı ile kesinleşen İlhan Bardakçının tespit etmesi tesadüfen olamaz. Çünkü İlhan Bardakçı, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’nda Karakaya’nın derslerine girmiştir ve hocasıdır. Yaşar Aysevdi’nin sahibi olduğu solcu Barış gazetesine göndermesi Karakaya’nın o yıllardaki düşünce çizgisini göstermesi açısından önemlidir. Daha da önemlisi yıllarca Siyonizm ve masonluk düşmanlığını kimseye bırakmayan Karakaya’nın patronu ‘Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’na (HKEML) mensup bir masondu. (Bkz. 25 Eylül 2007/ Taha Kıvanç/ http://www.yenisafak.com/yazarlar/tahakivanc/bravo-dogrusu-7064 )

Yaşar Aksev, 9 Ekim 2006’da, Ankara Bilkent Otel Salonunda Büyük Üstat Yardımcısı olarak yaptığı konuşmada Biz Türk Masonları, her yıl 29 Ekim-10 Kasım tarihleri arasında Cumhuriyet Haftasını geleneksel olarak kutlamaktayız. Bu sabah Anıtkabir’i ziyaret ederek Atamıza bağlılığımızı teyid ettik. Bu akşam da, laik Cumhuriyetimizin 83. Yıldönümünü kutlamak üzere burada toplandık. Biz bu geleneksel balomuza, Cumhuriyetimize ve Atatürk ilkelerine olan inancımızı, imanımızı tazelemek için, sarsılmaz bir görev duygusuyla katılıyoruz. Bizler ve milletimiz bu inancı canlı ve güçlü tuttukça, Türkiye Cumhuriyeti, Atamızın dediği gibi “İlelebet payidar kalacaktır…” demişti. (Bkz. https://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=1003.0 ) Yaşar Aysev’in ‘Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’ yayınları arasında neşredilen ‘Mason – Hakikat Yolculuğu’ kitabı da bulunuyor. Şimdi size bir soru; merhum Hasan Karakaya’nın çok yakından tanıdığı Ankara Vadisi’nin Başkanı Büyük Üstat Kaymakamı ve ‘Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’ Büyük Üstat Yardımcısı Yaşar Aysev aleyhinde tek bir eleştirisini okudunuz mu? Karakaya Barış’tan sonra yazı işleri müdür yardımcısı olarak Yenigün Gazetesi’nde çalıştı. Yenigün; Hasan Hüseyin, Fakir Baykurt, Necati Cumalı, Sevgi Soysal’ların yazdığı bir gazeteydi. Yanisi şu; imam hatip lisesinde ve ilahiyat fakültesinde okumak isteyipte okuyamayan Hasan Karakaya, sol ve mason çevrelerde yetişen daha sonra sağcı ve muhafazakar gazetelere yerleş(tiril)en bir gazeteciydi.

Geçtiğimiz hafta çalıştığı gazetede geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden Yeni Şafak yazarı Akif Emre; Kayseri ilinin Kocasinan ilçesine bağlı Hasancı köyünde, 2 Mart 1957 tarihinde doğdu. İlk, orta, lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Akıncılar ve Milli Türk Talebe Birliği’nde görevler üstlendi. Ülkemizin “İslâmî fikir” gazetelerinden, geçmişte kalan Yeni Devir gazetesinde basın dünyasına adım attı. Yeni Şafak’ın kuruluşunda yer aldı. Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başladı. Daha sonra 1996-1998 yılları arasında Yeni Şafak’ın yayın yönetmenliğini yaptı. İngiltere’de 3 yıl dil öğrenimi gördü, araştırmalarda bulundu. Londra’da İngiliz kolejlerinde Türkçe dersleri verdi. Afganistan olaylarına gazeteci olarak katıldı. Dünyanın dört bir köşesinde, zulüm gören Müslümanların dertleriyle hemdert oldu. Aynı zamanda, bir belgeselciydi. Balkanlar’dan Endülüs Müslümanlarına, Moriskolara kadar mazlum coğrafyanın belgesel filmlerini yapmıştı. Nitelikli belgesellere imza attı. (Bkz. Kadir Dayıoğlu/ 27 Mayıs 2017/ http://www.kayseriehaber.com/akif-emre-makale,4105.html ) İngiltere’de 3 yıl dil öğrenimi gören ve araştırmalarda bulunan Londra’da İngiliz kolejlerinde Türkçe dersleri veren Akif Emre’nin ölümü de bazı soruları akıllara getiriyor çünkü Yeni Şafak yazarı Akif Emre’nin vefatının ardından yaşanan tartışma devam ediyor. Ölümünden önce bazı mahfillerde kendisiyle ilgili linç kampanyasının başlatıldığını yakın dostlarından Star yazarı Malatyalı Ahmet Kekeç’ten öğreniyoruz. Ahmet Kekeç, bir süre önce İslamcı bir grubun bir bildiriyle Akif Emre’yi hedef aldığını hatırlatarak, Yeni Şafak Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’e yüklenen bir yazı kaleme aldı. Kekeç, yazısında Akif Emre’nin ölmeden önce İslamcı bir grup tarafından “İrancı” denilerek hedefe konduğu bildiriyi hatırlattı. Söz konusu bildiride geçen günlerde Yeni Şafak’tan istifa eden Salih Tuna ve Mahmut Erol Kılıç gibi isimlerin de hedefe konduğunu söyleyen Kekeç, Yeni Şafak Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’ün Emre’nin hedef alındığı saldırılara sessiz kaldığını söyledi. (Bkz. http://odatv.com/ibrahim-karagule-akif-emrenin-olumunun-ardindan-agir-suclama-3005171200.html ) Bence üzerinde durulması gereken bir konu. Neden mi? ABD’nin İran’a askeri müdahale seçeneğini tartıştığı bugünlerde, acaba Türkiye’de müdahale karşıtı algı oluşturabilecek kalem erbabı mı tasfiye ediliyor?

Son kafa karıştıran İslamcı gazeteci ölümü dün İstanbul’da gerçekleşti. Kafa karıştıran hususlar, Fetöcülerin kaptan gemisi Zaman’da önemli görevlerde bulunması ve Hasan Karakaya’nın ölümüyle birlikte Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğine getirilmesi. Kim sağladı bu geçişleri? Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel, 29 Mayıs akşamı İstanbul Başakşehir’de damadı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. (Bkz. http://qha.com.ua/tr/yasam-olaylar/yeni-akit-genel-yayin-yonetmeni-olduruldu/156255/ ) Kadir Demirel’in damadı Cemil Yavuz Karanfil Marmara Üniversitesi mezunu. Damadın mesleği ise Makina mühendisliği. Kayınpederini öldürüp eşini de yaralayan damat Cemil Yavuz Karanfil bir motosiklet tutkunu. Kadir Demirel’in kızı Esma Karanfil ile evli olan Cemil Yavuz Karanfil, Başakşehir’de oturuyordu. Damadın 3 gün önceki görüntüsü: Kadir Demirel’i cinnet anında öldüren damadı Cemil Yavuz Karanfil, 3 gün önce arkadaşları ile buluşmuştu. Üniversite arkadaşları ile iftar yapan Cemil Yavuz Demirel sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafların yanına şunları yazmıştı; -“Marmara üniversitesi makina Öğretmenliği 2002 mezunları olarak 4.ıftar programımızı Ankara’da Emrah Yeyen ve Ömer Yıldız ev sahipliğinde gerçekleştirdik. 2018 yılında iftar da İstanbul’da görüşmek dileği ile…” (Bkz. http://www.internethaber.com/katil-damat-cemil-yavuz-karanfil-3-gun-once-neredeydi-foto-galerisi-1781058.htm?page=6 ) Olay adli bir vakıa olarak görülsede azmettirici kişi veya kişilerin var mıdır? mutlaka araştırılmalı.

Kadir Demirel’in Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğine gelmesi daha önce bu görevde bulunan Hasan Karakaya’nın Medine’de kalp krizinden ölmesiyle mümkün olabilmişti. Kadir Demirel’in gazetecilik geçmişi aslında bugünkü kriterler açısından bakıldığında biraz tedirgin edici. Meslek hayatında Milli Görüşçü bir yayın organından paralel devlet yapılanmasındaki fetöcü Zaman gazetesine geçiş yapabilen ender isimlerden. Neden mi? Çünkü bu yapı güvenmediği kendisinden kabul etmediği hiç kimseye kapılarını açmazda ondan. 1961’de Niğde’de doğan ve Niğde İmam-Hatip lisesi mezunu Kadir Demirel Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenciyken Milli Gazete’de işe başlıyor. 5 yılı aşkın bir süre Milli Gazete’de çalıştıktan sonra Sabah’a geçiyor. Askerlik dönüşü Zaman Gazetesi’nde işe başlıyor. Zaman Gazetesi’nde politika editörlüğü, Avrupa yayın sorumluluğu, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve gazetelerinin yayımlanmasında öncülük ediyor ve daha da önemlisi 1998’de Moskova Zaman’da Genel Yayın Yönetmenliği yapıyor. 2000’de ne olduysa Zaman’dan ayrılan Demirel, Yeni Şafak Gazetesi’nde 5 yılı aşkın süre Yazı İşleri Koordinatörü, 8 yıl da Bölge Haberleri Müdürlüğünde çalışıyor. 2014 Kasımı’nda Yeni Şafak’tan ayrılıyor, aynı ay içinde Yeni Akit’te Yazı İşleri ve Yayın Kurulu Üyesi olarak göreve başlıyor. Yeni Akit eski Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya’nın hayatını kaybetmesinin ardından, Kadir Demirel geçtiğimiz yıl Mart ayında Genel Yayın Yönetmenliği görevine getiriliyor. (Bkz. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/477629.aspx )

Kadir Demirel’in sırf ekmek parası uğruna Zaman gazetesinin Rusya ve Orta Asya bürolarını kurması, gazetenin bu ülkelerdeki dillerde yayınlanmasını sağlaması onun adı gecen yapılanma içerisinde kainat imamından icazetli ve onaylı bir isim olduğunu göstermez mi? Bence onu en iyi tanıyanlardan birisi Orta Asya’da Milli İstihbarat Teşkilatı adına faaliyetlerde bulunan Özel Harp kökenli istihbaratçı Kâşif Kozinoğlu’ydu. O da şimdi tanıklık edemeyeceğine göre umarım yeni tanıklar ortaya çıkar. İslamcı gazeteciler neden ölüyor sualini sormakta haksız mıyım?

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir