KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Kafkas İslam Ordusu ve Azerbaycan

Kafkas İslam Ordusu ve Azerbaycan

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
329 0

Birinci Dünya Savaşı ve hemen takip eden yıllar, Azerbaycan ve Kafkasya coğrafyasında büyük insani felaketlere yol açmış bunlardan en büyük zararı da Türkler görmüşlerdi. Mart 1918’den itibaren Bakü başta olmak üzere Azerbaycan’ın muhtelif bölgelerinde %70’i Ermenilerden oluşturulmuş olan Kızıl Qvardiya adlı 10-12 bin kişilik kuvvetlerle Türk ahaliye karşı programlı katliamlar gerçekleştirildiğini biliyoruz. Mayıs ayında resmi olarak kurulmuş olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, yeni katliamlar planlayan Daşnak-Bolşevik ittifakına karşı Osmanlı Devleti’nden yardım talep etmiştir. 4 Haziran 1918’de Batum’da Azerbaycan adına Milli Şura Başkanı Memmed Emin Resulzade ve Dışişleri Bakanı Memmed Hesen Hacınski’nin başkanlığındaki heyet, Osmanlı Devleti adına Adliye Bakanı Halil Bey ile 3. Ordu Komutanı Vahip Paşa ile görüşmüştür. Türk Dünyasına ilgisi ve Türk İslam Dünyasında birlik idealine gönülden bağlılığı olan Enver Paşa’nın girişimiyle, başında kardeşi Nuri Killigil Paşa’nın bulunduğu Kafkas İslam Ordusu oluşturularak Kafkasya harekatına başlanmıştır. Heyetler arasında imzalanan yardım anlaşması gereğince 5. Kafkasya tümeni Gümrü ve Gazak bölgelerinden Azerbaycan’a girmiştir. Türk kuvvetlerinin içinde 4. Ordudan tefrik edilen 38. Alay, 15. Tümen, 56. ve 106. Piyade alayları ve 1000 kişilik Azerbaycan Milli Kuvveti yanında, Gazak, Gence, Zakatala, Şeki, Cevanşir, Ağdam, Ağdaş, Göyçay, Salyan, Kuba ve Bakü etrafındaki süvari milis kuvvetleri bulunuyordu.
Toplamda 20.000 kişilik kuvvetten oluşan Kafkas İslam Ordusu, karşısında hem Ermeni Daşnak teröristleri hem Bolşevikler hem de İngilizler olduğu halde, Güney ve Kuzey kollarından Bakü’yü kurtarma harekatına Ağustos ayının ilk günlerinde başladı. Güney koluna Yarbay Habip Selimov, Kuzey koluna Yarbay Osman Bey komuta ediyordu. Bakü etrafındaki çatışmalar oldukça şiddetli geçtiği için Osmanlı Ordusu’nun kuvvetlerinden önemli bir kısmı da Ağrı üzerinden harekâta katılmak üzere geldi. Kuvvetlerin tamamına komuta eden Nuri Paşa liderliğindeki ordular Eylül’ün ilk haftası itibariyle üç ayrı koldan Bakü’ye yaklaştı. Yol boyunca karşılaşılan bütün düşman kuvvetler mahvedildi. 15 Eylül 1918 Sabahı gerçekleşen harekâtla Kafkas İslam Ordusu Bakü’ye girdi. Bakü’ye ilk erişen kuvvetler Mürsel Paşa’nın komutasında olduğundan kendisine daha sonra Bakü soyadı verilecektir. Burada hatırlatmak isterim ki, Mürsel Paşa ayağının tozuyla geldiği Anadolu’da da Milli Mücadeleye girişmiş ve zaferler elde etmiştir. Nasıl ki Bakü’ye ilk o girmiştir, Yunan işgalindeki İzmir’e de Tümgeneral rütbesi ile ilk giren o olmuştur.
Kafkas İslam Ordusu Bakü’ye girdiğinde, umut ve dua ile bekleyen mazlum Bakü ahalisi büyük bir sevgi ve heyecanla bu orduyu bağrına basmıştır.
Bütün bu harekâtta 1000 kadar Osmanlı Türk Askeri ile 3000’den fazla Azerbaycanlı gönüllü asker şehadete kavuşmuşlardır. Nuri Paşa ve Mürsel Paşa gibi tecrübeli ve milli ruha sahip büyük komutanlar sayesinde Bakü işgal ve zulümden hilas olunmuş, İngiliz kuvvetleri, Bolşevikler, Menşevikler, Rus güçleri ve Daşnaklar şehri terk etmişlerdir.
Ne yazık ki, Mondoros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’ne dayatılan ağır şartlardan biri de Azerbaycan’daki kuvvetlerin geri çekilmesi olacaktır. Ancak Enver paşanın talimatı ile Nuri Paşa isteyen askerlerin gönüllü olarak Azerbaycan’da kalabileceğini belirtmiştir. Pek çok Türk askeri Azerbaycan’da gönüllü olarak kalmayı tercih etmiş ve ebedi kardeşliği bir kere daha perçinlemiştir.
Türk milletinin en zor günlerinde teşkil edilen bu mübarek ve muzaffer ordu, Anadolu ve Azerbaycan Türklerinin kardeşliğini dosta düşmana göstermekle kalmamış, bir araya gelindiğinde nelere muktedir olunacağını da bizlere göstermiştir. Unutulmamalıdır ki, yaklaşık bir asır önce Ermeni Daşnak terörü ile imtihan edilen milletimizin sabrı ve gücü maalesef bugün de aynı amacı taşıyan teröristlerin beyhude çabalarıyla sınanmaktadır.
Kafkas İslam Ordusu’nun tarihe geçen bu hizmetini anmak bizler için milli bir vazifedir. Bu vesileyle, bundan 99 yıl önce Azerbaycan yurduna gidip şehadet şerbetini içen, gazi olan, sevdiklerinden ayrı düşen, fedakârca ve cesaretle çarpışan Anadolu yiğitlerinin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara ve onların Azerbaycanlı, Kafkasyalı silah arkadaşlarına rahmet temenni ediyorum. Allah nesillerimizi onlara lâyık olanlardan eylesin.
Yalçın Sarıkaya

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir