KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Suriyenin yanlızlığı

Suriyenin yanlızlığı

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 11 dk okuma süresi
421 0

Suriyenin yanlızlığı Rusya, ABD ve İran dünün devşirme ülkeleri değil, akşamdan sabaha kurgulanan, Afrika’nın cetvelle çizilen ülkeleri hiç değil, hepsinin öyle veya böyle bir emperyalizm geçmişi, çantalarında ajandaları ve dünya ile ilgili kurguları var.

Ne sokaklarında patlayan bombalar ve ne de emperyalizmle kol kola girmiş kapı komşunla olan hikayenin bugüne dair olduğunu sananlara gelsin, hikaye eski, hikaye bilindik ve daha da kötüsü biçilen kıyafetin içinde yine Türkiye var.

BOP la başlayan hikayenin son halkası idi Suriye. Kuzey Afrika’nın en batısından en doğusuna kadar baharla süslenen manipülasyonların sondan bir önceki halkası yani Libya aslında bizlere neyin geldiğini bağıra bağıra anlattı, ama şimdi anlıyoruz bu kurgu meğerse Türkiye’nin zaafları üzerine kurulu imiş.

Taliban CIA/Pakistan İstihbaratının karşı kontur gerillası, sınır komşusu Afganistan’ın olabildiğince kontrol edilebilirliğini vekaleten üstlenmiş bir örgüttür. Kurgu hayata başarıyla geçirilmiştir. Hatta o kadar başarılı olmuştur ki Pakistan ve ABD çok uzun bir süre Afganistan’ı Taliban eliyle yönetmiştir. Hem Pakistan ve hem ABD Taliban’ı silahlandırmış, Taliban da kontur gerilla faaliyetini hem Pakistan ve hem de Afganistan içerisinde başarı ile sürdürmüştür. Ta ki 9/11 saldırıları nedeniyle ABD tarafından bir numaralı hedef haline getirilinceye kadar. Pakistanlaşma denen süreç bugün taliban’ın Pakistan talibanı marifetiyle ülkeyi terörize etme faaliyetine verilen topyekün adlandırmadır. Taliban’ın hedefe konulmasındaki ajandanın arkasında Pakistan’ın istikrarsızlaştırılma sürecine sokulmak istendiği bugün artık iyice deşifre olmuştur ancak ne fayda, terörizm Pakistan için günlük hayatın bir parçasına dönüşmüştür.

Bu süreç bugün ISID marifetiyle bu kez Suriye de başarı ile uygulanmaktadır. Pakistan’ın yerini Türkiye, Afganistan’ın yerini ise Suriye almıştır. Hatta Rusya’nın resimdeki yeri Afganistan daki rolü ile birebir örtüşmektedir. Muhalifler adı altında ISID yaratılmış ve ISID’ın önüne düşman olarak Esad ve PYD konulmuştur. Bu süreçte ABD ve Avrupa Türkiye ve S.Arabistan ile birlikte muhaliflere olanca desteğini vermiştir. Yaklaşık 3 sene süren bu algı oyunu Rusya’nın ani bir kararla Suriye ye resmen müdahil olması ile kırılmıştır. Bu kırılma ile birlikte ABD ve Avrupa ISID’i karşısına almış, bir zaman önce destekledikleri ISID bir zaman sonra düşmana dönüşmüştür. Hatta öyle ki ISID’e karşı müttefik ülkeler adı altında traji komik bir paydaşlık bile oluşturulmuştur. Türkiye açısından ise kırılma noktası tam da bu nokta olmuştur. Türkiye yeni resimdeki yeni yerini okuyamamış ISID’e destek vermek zorunda bırakılmıştır.

Çünkü aynı esnada resmin içine Kuzey Suriye Kürtleri de sokulmuştur. Suriye deki Kürtlerin bu resmin içine Türkiye paydasını domine etmek amacı ile sokulduğu bugün iyice anlaşılmış durumdadır. Bir başka deyişle Türkiye’nin yumuşak karnı olan Kürtlere, Fikir babalığını bir dönem ABD nin yapmış olduğu çözüm sürecinin sonlandırılması ile eş zamanlı olarak Suriye deki resimde rol verilmiştir. Kuzey Suriye de PKK/PYD eli ile oluşturulan koridora Türkiye nin tepkilerinin çok daha önceden kurgulandığı bugün gelinen süreçte iyice anlaşılmış durumdadır. Türkiye ise buna ISID ve muhaliflere verdiği desteği devam ettirerek cevap vermiş ve koridorun Azez ve jarablus arasında ISID/Muhalifler marifetiyle açık tutulmasını sağlamak zorunda bırakılmıştır.

Rusya’ya ait SU 24 savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi ile bu tiyatro da yeni bir perde açılmıştır. Bu süreçte Türkiye ile Rusya birbirine düşman 2 ülke konumuna sokulmuş ve Türkiye muhteşem Suriye yalnızlığına ulaştırılmıştır.

Kuzey Suriye kürtleri yani PKK/PYD ile Kuzey Irak kürtleri yani KDP/KYP arasındaki çatışmalı sürecin bitirilmesi bu kurgunun muhtemelen bir sonraki halkasını oluşturacaktır. Çünkü KDP nin son haftalarda Türkiye aleyhine başlattığı sürecin nereye kadar gideceğini bilmek için çokta kahin olmak gerekmiyor.

Anlatılan bu süreç son 4 yıllık Suriye serüveninde Türkiye nin rolünü kısaca özetlemektedir. Ancak bu süreçte Türkiye nin rol mü çaldığı yoksa Türkiye ye rol mü verildiği okuyucunun takdirine sunulmaktadır. Pakistan ve Suriye de yaşananların birbirine ne kadar benzediği, Yaratılan düşmanların aynı hatta ona karşı savaştırılanların bile aynı olduğu gün gibi ortadadır.

Dolayısıyla Türkiye’yi kabuğu içinde tutmak adına terörize etmek paranoyası zaten şimdiden iflas etmiş durumdadır. Çünkü Türkiye istese de istemese de kendisine biçilen kıyafeti zaten başarılı bir şekilde oynamak zorunda bırakılmış, geçmişte bindiği aynı trende seyahat ederken nelerle karşılaştığını çok çabuk unutmuştur.

Şimdi filmi biraz geri saralım ve şunu soralım, eğer Türkiye Suriye de ABD ile birlikte pozisyon almasaydı, ISID’in ABD tarafından açıkça desteklenmesine ayrıca destek vermeseydi, bilmem kaç günde Şam’da namaz kılarız hamasetine tav olmasaydı, acaba ne olurdu ?

Bu sorunun cevabı yine geçmişte gizli. Kimler hatırlar Turgut Özal’ın ABD’nin peşine takılıp Irak’ta 1 koyup 5 alacağız sözünü? Hatırlamayanlar için, çekiç gücün öncülüğünde Kuzey Irak Kürdistanının kurulduğu, Türkiye’nin bırakın koyduğu biri, elindeki birden bile olduğunu hatırlatmakta fayda var. Büyük Kürdistan’ın güney ayağı kuruluyor şimdi. Üstelik Barzani’ye hasım PKK eli ile. Kurbanın ismi bu kez Suriye.

Türkiye şu anda yürütmüş olduğu politikalar ile Rusya’yı ABD nin yanında pozisyon almaya zorlamaktadır. Çünkü İsrail’e hizmet edecek olan Büyük Kürdistan’ın Rusya ve İran’a asla hizmet etmeyeceği ortadadır.

19 Şubat günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama bir telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmede iki lider, Suriye’deki çatışmaların durdurulması konusunda Münih’te varılan mutabakatı desteklediklerini Rusya ve Esad rejimine, ılımlı muhalif güçlere yönelik hava saldırıları gibi provokatif eylemlere derhal son vermeleri çağrısında bulundu. PKK dahil tüm terör örgütlerine karşı işbirliğini artıracaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, IŞİD’le mücadelenin ortak hedefleri olduğunu belirtti.

Bunlara artık kimse inanmıyor. İşin ilginç yanı bu hamasetin Türkiye’yi uçuruma gün be gün sürüklediği de cabası. Ortada ISID/PYD ve Esad üzerinden Türkiye’ye karşı yürütülen bir savaş var. Esad bu oyunda kullanılan bir yem idi ve Türkiye buna takıldı, bununla yüzleşmek gerek.

Hal böyleyken İbrahim Karagül’ün yeni şafak ta yazmış olduğu yazının ne denli paranoyalarla, hayaletler ve hayaller ile dolu olduğunu anlamak için çokta zeki olmak gerekmiyor. Halep orada ise arşın burada, bir hayaletin peşine takıldığında ne olduğu da ortada. Turgut Özal da aynı hayaletin peşine takılmıştı, Kuzey Irak Kürdistanı kuruldu, şimdi aynı hayaletin peşine takılanların ağlamak ve boş tehditler savurmak yerine şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerekmiyor mu?

Şimdi sormak gerek, hemen yanı başında gazına geldiğin, rüzgarına kapıldığın, verdiği vaatlerle seni savaşa zorlayan dünün dostunu ne ile tehdit ediyorsun?

Biliminle mi? Feninle mi? Stratejinle mi? Neyinle?

Kağıt üzerinde büyük olunmuyor. Vekaletler modasına uyacağım derken 100 yılın tüm pozitif algılarını bir kaç senede alt üst edip, üstelik bir kaç sene farkla can ciğer olduğun o ebedi müttefikine sana kurulan tuzağın hesabını sorabilmek, onun ciğerini sökebilmektir büyük devlet olmak.

Gazete köşelerinden beni sınamayın, benim tarihim şudur, budur böyledir, kırmızı, mavi, turuncu çizgilerim vs vs dememektir.

Geçmişte bindiğin o trenin ismi ABD idi, o vagonlar devrildi, ve aynı trene seni davet ettiler yine bindin. Ve vagonlar yine devrildi.
Kadri yaşar

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir